M.A.G - Paris Moda Haftası #3
HAIDER ACKERMANN
Haider Ackermann alışkın olduğumuz, bir çılgınlık boyutundaki bu 'fast fashion'ın tam aksine slow fashion'ın güzelliklerini vurguladığı bir koleksiyon ortaya çıkarmış. Modellerin podyumda ağır ağır kafalarında tüylerden oluşan tac benzeri bir aksesuarla geçtiği podyumda Ackermann'ın bu yoğun koleksiyonu gerçekten aradığımız şeydi. Kuşkusuz renkler koleksiyonun en göz alıcı noktasıydı; cart kırmızılar, metalik tonlar, ucuk pembeler ve fildişi beyazından mora keskin geçişler Haider Ackermann'ın Berlutti'nin yeni kreatif direktörü olmasıyla birleşince sartoryal bir hava katıyordu tüm koleksiyonu. " Koleksiyonda renklerin patlamasını, çoşkusunu göstermek istedim, bu yüzden de adını Birds of Paradise yani Cennetin Kuşları koydum" diye Ackermann bu seksi olmayan ama buram buram kalite kokan koleksiyonu için bol miktarda da plise kullanmayı tercih etmiş.
ACNE STUDIOS
Acne Studios, dünyada süregelen mülteci krizini, ilkbahar/Yaz 2017 koleksiyonuna olabilecek en artistik şekilde yansıtmış. Her Arap ülkesinde görebileceğimiz (Suriye gibi) Arabik geometrik motiflerdenve Bizans halılarından ilham alan koleksiyonda her şeyin overzsized olduğunu söyleyebiliriz. Patchwork kaftanlar ve ipek fularlarla kısa denim pantolonların kombinlendiği koleksiyon, akıllara göçebeliği, kabileleri ve altın renki çölleri getirdi. Birçok deseni bir arada kullanıp yine de kaostan uzak kalmayı başarabilen kreatif direktör Jonny Johansson, işçi tulumlarına da yeni bir yorum getirmiş. Aksesuar olaraksa şallarla aynı desendeki omuzdan askılı çantaları görüyoruz. Kısaca önceki koleksiyonlarına göre karşımızda daha olgun bir Acne olduğunu görüyoruz. Seve seve giyeriz!
ELIE SAAB
70'lerin Disco ruhu aşkına! Elie Saab'ı en iyi ifade eden kelimeler bunlar olsa gerek, Saab sayesinde Paris podyumlarından bir 70'ler Disco akımı geçti. Podyumun pembe pırıltılı bir zeminle kaplı olduğu ve 70'lere dair dans müziklerinin hakim olduğu bir arkaplan eşliğinde 70'lerin göz alıcılığına ve bol miktarda yıldız desenine rastladık. Parlak kumaşlar, uçuşan retro maxi elbiseler, zımbalı deri etekler- koleksiyon adeta retro bir seksapel sunuyordu. " Benim kadınım- Elie Saab kadını mutlu ve çekici olmayı sever" diye Saab aslında koleksiyonu net bir şekilde özetlemiş. Böylesine çekici ve eğlenceli parçalar arasında mutlu olmamak elde değil.
VIVIENNE WESTWOOD
Punk'ın kraliçesi, efsane İngiliz tasarımcı Westwood 'Rescue112' koleksiyonuyla Louvre'da sergilenen Francois Boucher'in The Rape of Europa adlı Barok tablodan ilhamını alan koleksiyonda Westwood'un alıskın olduğumuz çizigilerine, punk ruhuna ve asiliğine bir kez daha rastladığımıza çok memnun olduk. Siyasi ve toplumsal olaylara olan tepkileriyle de bilinen Westwood Brexit oylamasını ve İngiltere'nin Avrupa'daki durumunu da tasarımlarına yansıtmıştı.
COMME DES GARÇONS
Fotoğraflara baktığınızda “Bu moda mı şimdi?” diye soracağınızı duyar gibiyiz. Sizi Rei Kawakubo’yla tanıştıralım: Kendisi sanat ve edebiyat mezunu, Comme des Garçons markasının kurucusu ve halen kreatif direktörü. Bir kadın girişimci olarak hiçbir şirketler gurubuna bağlı olmadığından, içinden geleni koleksiyonuna aktarma ve bunu yaparken estetik kaygısı taşımama lüksüne sahip. Bu nedenle tüm Comme Des Garçons defilelerinin sanatsal ve devimciliğini borçlu olduğumuz kişi aynı zamanda. Bu sezon “görünmez kıyafetler” temasıyla yarattığı koleksiyonda, kıyafetin nerede bitip modelin vücudunun nerede başladığını ayırt edemiyoruz. Siyah scuba kumaşların bol kullanıldığı heykelsi kostümlerin arasında kırmızı kadife ve Peter Pan elbisesi de koleksiyonda yer almış. Kawakubo’nun şimdiye kadarki en içgüdüsel koleksiyonu olarak nitelendirilen CDG defilesi, kıyafetleri sadece kumaşlardan ibaret görmeyip, vücudu dekore etmeyi de sorguluyordu. Biz koleksiyon ve defilelerindeki satır aralarını okumaya çalışırken, o moda dünyasının kurallarını alt üst edip dalga geçmeye devam ediyor.
BALENCIAGA
Vetements’daki başarısıyla nam salıp, Balenciaga’nın kreatif direktörü olduğundan beri sunduğu ikinci koleksiyonda Demna Gvasalia yine başarısını kanıtladı. Cristobal Balenciaga’nın imzası olan keskin hatlara ve geometrik siluetlere modern bir yorum getiren Gvasalia, İlkbahar/yaz 2017 koleksiyonunda terziliği fetişizmle buluşturdu. Şimdiye kadar Balenciaga’da görmeyi beklemediğimiz spandeks ve lateks kumaşlardan pelerin, vatkalı ve keskin yakalı trençkotlar ve stilettolarla aynı renkte kombinlenmiş taytlar geçti podyumdan. Hepsi de streç elastan kumaş! Tüm detayların maksimize edildiği koleksiyonda bu durumdan çantalar da nasibini almış. Pastel renklerdeki deri puf çantalar kombinlerle bütünlük oluştursa da, bu şekilsiz çantaları gerçek hayatta kadınların bayılarak kullanacağını düşünmüyoruz. Keskin ve geniş omuzlu trençkotlara lateks yağmurluk ve floral print desenli elbiselerin eşlik ettiği koleksiyona biz bayıldık. Avant-garde görüşünü pratik ve giyilebilir kıyafetlere aktaran Gvasalia, Balenciaga’nın başına gelen en güzel şey.
CELINE
Son yılların hit markalarından Celine'de Phoebe Philo günümüz modern, şehirli kadınının karmaşık ruh halini ve ikili hayatını anlattığı zıtlıklarla dolu bir koleksiyon çıkarmış karşımıza. Sakinlik ve kaos - birbirinden zıt bu iki durumun hakim olduğu SS17'de Philo kıyafetlerin yanı sıra bu iki ruh halini podyumda mankenleri farklı yönlere dogru karışık yürüterek de yansıtmış. Keten bir gömlek üstüne giyilmiş hasır sütyenimsi üst altında mürekkep geçisi gibi duran kabarık maxi etekler, parlak renkte tül plise etekler, maksi kazaklar; kısacası tüm bu karman çormanlığın verdiği uyum ve mesaj ile Phoebe Philo bize modern, her işin üstesinden gelebilen, çok yönlü Celine kadınını bir kez daha gösterdi, kaosun içindeki dinginlik ve sanat- işte Celine'i en iyi tanımlayan kelimeler.
VALENTINO
Maria Grazia Chiuri’nin ayrılmasından sonra Valentino'da tek başına devam edecek olan Pierpaolo Piccioli'li, ikiliyken olduğu kadar başarılı işler çıkarıp çıkarmayacağı merak konusuydu. Piccioli Chiuri'nin bu ayrılığına şeker pembesi bir koleksiyonla karşılık verdi. Klasik Valentino ihtişamını tamamen canlı bir renk skalasıyla devam ettiren Piccioli son 1 aydır sıklıkla rastladığımız monokrom renklere yer vermeyerek içimizi tekrardan cıvıl cıvıl yaptı. Valentino'nun İtalyan köklerine vurgu yapıldığı koleksiyonda elegan ve zarif Valentino kadını neredeyse 1 haftadır devam eden moda haftaları arasında görmeyi özlediklerimiz arasındaydı. Amacım kadınları güzel ve zarif yapmak diyen Piccioli, Valentino SS17 için tasarımcı Zandra Rhodes ile işbirliği yaparak Rönesans dönemi ressamlarında Hieronymus Bosch'un en ünlü eserlerinden ' The Garden of Earthly Delights'dan ilham alarak tasarladığı desenlerle moda ve sanat ilişkisini bir kez daha güçlendirmiş.
JOHN GALLIANO
Bill Gaytten bu sezon John Galliano için mankenlerin başlarında hayvan maskelerini tasıdı adeta bir çocuk kostüm parçasını hatırlatan parçalarla radarımıza takıldı. Neutral tonlardan hafif, uçuş uçuş , neredeyse transparan elbiseler ve üstlerin camel renklerinde maskülen ceket ve kabanlarla kombinlendiği koleksiyonda kahve tonlarında deri kemerlerin özellikle de capraz şekilde omuza bağlanması ilerleyen günlerde her yerde göreceğimiz bir trendin habercisi olacağı şimdiden belli. Gaytten, Galliano'yu kıyafetler olarak teatral havasından çıkarırken bu havayı sadece aksesuarlarda kullanmak istediğini mankenlerin kafasındaki hayvan maskeleri ile belli ediyor. John Galliano'suz Galliano yoluna son sürat devam ediyor...
GIVENCHY
Givenchy’de bu sezon dinginlik var. Dünyanın tüm kadınlarına hitap edebilecek güçlü ama duygusal, hislere hitap eden bir koleksiyon hazırladığını dile getiren kreatif direktör Riccardo Tisci, ilkbahar/yaz 2017 koleksiyonunun ilhamını doğadan ve doğayla bağlantılı spiritüellikten almış. Bu nedenle dış mekanda sunduğu defilesinde misafirlere alüminyum yağmurluklar dağıtıldı. Misafirler bu yağmurlukları giyince podyuma ait birer dekor öğesi haline geldiler! Podyumda kaplumbağa kabuğu zincirlerin ucundaki büyük akik taşından oluşan kolyeler ve yine akik taşı desenli bisiklet yaka tül elbiselere her zamanki V yaka, siyah, büyük cepli takımlar eşlik etti. Mandala desenlerinin yaygın kullanımını ve koleksiyon boyunca toprak ve kırmızı tonlarının daha çok tercih edildiğini de unutmamak gerekiyor. Kısacası Tisci, bu koleksiyonda risk almayarak Givenchy kadınına hitap edebilmeyi başarıyor