Benim Claire McCardell'le ilk tanışmam, kendisinin de mezunu olduğu Parsons'ta, Moda Tarihi dersinde yaptığımız bir “kıyafet analizi” esnasında oldu. Okulun arşivlerinden gelen bir düzine kıyafeti kendimiz arasında bölüşerek incelememiz gerekiyordu. Bana da, uzun kollu ama kısa şortlu, düğmeli, bej renk bir tulum düştü. İçinde etiketi olduğundan arkadaşlarımızın bazılarından daha kolaydı işimiz: etikette Claire McCardell yazıyordu; sınıftaki bazı Amerikalı arkadaşlarımın aksine ben bu ismi hiç duymamıştım. 30'lu ve 40'lı yıllarda ünlü olmuş bir “sportswear” tasarımcısı olduğunu öğrendik, ancak bu sefer de kıyafete bakınca, neredeyse kalçanın hemen altında biten şort, bu dönemde olacak iş değilmiş gibi geliyordu. Yanımıza gelen moda tarihi hocam ise, elbiseyi oluşturan parçalara işaret ediyordu, hiçbir emekten ve hesaptan kaçınmadan ayrı ayrı patronu çıkartılarak dikilmiş ağ kısmına, o dönemde henüz kadın kıyafetlerinde sık görülmeyen ceplere işaret ediyordu. Peki bu lekeler neye işaretti?
Ölçülerini aldığımızda beli o kadar inceydi ki, bunun yetişkin bir kadın için dikildiğinden şüphe ettik. Belki bir genç kız için düşünülmüştü? Fakat işin araştırmasına daldığımda, pek çok sorumuza cevap olacak bir resim bulacaktım: elbisenin dahil olduğu koleksiyonun tanıtım fotoğrafları geçti elime! Tulum, bir tatil giysisi olarak planlanmıştı: fotoğrafta bir nehrin yanında, yanında piknik sepetiyle poz veren çıplak ayaklı model de içinde düşünüldüğü hikayeyi açıkça anlatıyordu. Tulumun belinde, bizim elimizdekinde olmayan bir kemer vardı, bu kemer, elbiseyle aynı kumaştandı, ucundaki metal parçalarsa tulumun belindeki lekelerin nereden gelmiş olabileceğine dair bir ipucu veriyordu.
Aynı zamanda aynı tulumun, McCardell'in sanatçı Miro ile işbirliğiyle tasarladığı bir önlük-elbisenin içine giyildiği bir fotoğraf bulmuştuk, Miro'nun resimlerinden esinlenmiş desenlerle bezenmiş elbisesiyle model, Miro'nun atölyesinde, sanatçıyla yan yana poz veriyordu. Bu tulum, benim McCardell'in tasarımındaki inceliğe ve dönemine kıyasla öncü nitelikteki kullanışlı, bir o kadar yenilikçi estetiğine hayran olmamın başlangıç noktası olmuştu.
Bu kıyafeti ellerimde (çıplak ellerimde değil tabii, zarar gelmesin diye giydiğimiz kumaş eldivenlerle) tutmak nadir ve değerli bir deneyimdi çünkü Claire McCardell, arkasında adını taşıyan bir marka miras bırakmış olmasa da, “American Sportswear” dediğimiz Amerikalı tasarım estetiğinin öncülerinden olmuştu. 1930'lu yıllarda Amerika'da yüksek miktarda moda üretimi yapılmasına rağmen, moda sektörü giysilerinin, halen modanın baş kenti olan Paris'ten geldiği izlenimi vermek istediğinden, buradaki tasarımcılar çoğunlukla anonim kalıyordu.
Bir tek Bergdorf-Goodman kendi tasarımcılarının isimlerini kullanıyordu. Bu yüzden 1932'de Lord&Taylor gazetelere reklamlarını ünlü Amerikalı tasarımcıların isimlerini kullanarak verdiğinde, Amerikan moda tarihinde bir devrim niteliğinde olmuştu. Artık diğer mağazalar da bu sisteme uyacaktı, ve tasarımcılar yavaş yavaş kendi adlarıyla tanınmaya başladılar. 1931'den itibaren Townley Frocks için çalışmakta olan tasarımcı Claire McCardell de sivrilen isimler arasındaydı, 1930'ların sonuna eriştiğimizde, geleneksel olarak erkek giyiminde kullanılan detay ve kumaşları, kadınlar için modern günlük ve gece elbiselerinde kullanmasıyla tanınır hale gelmişti.
II. Dünya Savaşı beraberinde moda dünyası için bir malzeme kıtlığı ve pratik giysilere dair bir talep getirdiğinde, McCardell'in halihazırda sahip olduğu sade, pratik tasarım anlayışı ona çok yardımcı olacaktı. Harper's Bazaar'ın, ev içi çalışanları savaştan dolayı ayrılan kadınların bir ihtiyacını ifade etmesi üzerine McCardell, “pop-over” denen, daha şık kıyafetlerin üzerine kolaylıkla geçirilebilecek bir elbise tasarlamıştı. Deriden yapılan ayakkabılar savaş yıllarında oldukça sınırlı olduğundan McCardell, elbiseleriyle aynı kumaştan yapılan babet ayakkabıları müşterilerine sunmuştu, ki bu, büyük bir yenilikti. Yokluk esnasında lüks kumaşların ulaşılamaz hale gelmesiyle, kot kumaşı modada kullanılır hale getirmiş, keten, pamuklu kumaşlar, gofre kumaş, yorganlık kumaş gibi sıradışı kumaşlardan pratik bir koleksiyon hazırlamıştı.
Claire McCardell tasarımı, rahat, kullanışlı ve şık olmasıyla tanınıyordu. Fikirlerinin büyük çoğunluğunun kendi sorunlarını çözmeye çalışmaktan ortaya çıktığını söyleyen McCardell için öncelik, kıyafetlerin içerisinde yaşanabilir olmasıydı. Örneğin, kayak yaparken kafasının üşüdüğünü fark ettiğinde, kışlık spor giysilerine kapüşon eklemişti. Tasarımcı, metal kopçaları görünür hale getirerek kuralları kırmış, normalde iş kıyafetleri dışında kullanılmayan çift dikiş tekniğini giysilerine taşıdığı gibi, bunları kumaşın rengine kontrast bir iplikle yaparak, giysinin bir süsü haline getirmişti. Yün-jarse kumaştan mayo üretmişti; en ünlü tasarımlarından olan pamuklu kumaştan “diaper” mayosu ise, adını bebek bezine benzer, sıradışı bağlama biçiminden almıştı.
Tasarımcının getirdiği en büyük yeniliklerden biri, kadının vücudu üzerine yeni bir şekil inşa etmektense, vücudun doğal hatlarını takip etmekti: vatka kullanmak yerine elbisenin kolunun şeklini manipüle ederek omuzlara şekil verildiğinde, bu, kadın giyiminde son derece yenilikçi bir hareketti. McCardell tasarımının önemli öğelerinden biri ise, çoğu zaman bir ölçüde ayarlanabilir, yani farklı vücut tiplerine adapte olabilir özellikte olmalarıydı.
Claire McCardell'in moda dünyasına katkısı, kendi adı altında olmasa da, tasarım dünyasına kattığı onlarca yenilik ile günümüzde hala etkisini sürdürmektedir. Artık modanın bir değil, birkaç tane başkenti olduğu günümüzde Paris'le birlikte yarışı önde götüren New York tasarımı, McCardell'in katkılarından ayrı bir şekilde düşünülemez.
Yazar: Eda Çakmak
“Eda Çakmak ,Yeditepe Üniversitesi’nde Antropoloji ve Psikoloji dallarında çift anadal yaparken yazdığı tez ile toplumsal kimlik ile giyimin ilişkisi üzerine düşünmeye başlamıştır. Bu düşüncenin peşini bırakmayıp, Fulbright bursunu kazanarak New York’ta Parsons The New School For Design’da Fashion Studies yüksek lisansını tamamlamıştır. Şimdilerde moda kültürü, moda haberleri, beden ve güzellik algıları hakkındaki yazılarını www.komodaejderi.com ‘da yayınlamaktadır.”