Moda Okullarında Hayatta Kalmak İçin Ufak Öneriler
Kendinize İlham Verecek Kişisel Kütüphanenizi Oluşturmaya Başlayın
Kitaplar fikir almak için eşsiz kaynaklardır. Evinizde size ilham verecek kendi kitaplığınızı kurmaya başlamak, size istediğiniz saatte fikirlerden faydalanma olanağı sunar. Kendi koleksiyonunuzu yapmaya başlamak size ilk başta pahalı gibi görünürse, 2. el kitapları çok uygun fiyatlara bulabileceğiniz sahaf ve internet sitelerinden yararlanabilirsiniz.
Sunum Yapmayı Arkadaşlarınızla Pratik Yapın
Sunum yaparken çoğu kişi kendini gergin hisseder, bunu yenmek ve kendinizi hazırlamak için okul sunumlarınızdan önce mutlaka arkadaşlarınıza sunum yapın.
Yakınınızdaki Vintage ve İkinci El Mağazaları Tanıyın
Vintage mağazalar araştırma ve ilham almak için harika yerlerdir. Geçmişte kumaşın, dikişin, işlemelerin ve silüetlerin nasıl kullanıldığını yakından keşfetmek gerçekten size çok şey katar.
Eleştiriyi Kişisel Algılamayın. Yapıcı Eleştiriler Sizin Gelişmeniz İçindir
Moda endüstrisi olumsuz eleştirilere takılı kalmamanız gereken bir yerdir. Bu endüstride çalışmak istiyorsanız üzüldüğünüzü, kırıldığınızı belli etmemeniz ve eleştiriyi nasıl işinizi geliştirmeye uyarlayabileceğinizi öğrenmeniz gerekir. Unutmayın, eleştirinin amacı yaptığınız işi geliştirmektir.
Kalıplarınıza Dikiş Payı Eklemeyi Unutmayın
Dikiş payını daha kalıbın ilk aşamasında ekleyin, kumaşı kesmeden tebeşirle eklemek yerine çok daha pratikolacaktır.
Yaptığınız çalışmalarınızı ortada bırakmayın
Moda bölümleri/ moda okulları rekabetin yüksek olduğu yerler ve her ne kadar sınıf arkadaşlarınızla çok iyi anlaşsanız da yaptığınız çalışmaları siz yokken ortada bırakıp gitmeyin, döndüğünüzde bıraktığınız yerde olmayabilir.
Moda Sektöründe Çalışmak İstediğinizi Yakınlarınıza Açıklamanın Yolları
Ister Türkiye’de, ister başka bir yerde olsun, moda sektöründe çalışmak istediğimizi ailemize söylemek ve onların anlamalarını beklemek çoğumuz için kolay olmamıştır. Bir sonraki sefer size neden bu alanda çalışmak istediğiniz sorulursa, aşağıdaki sebepleri rahatlıkla söyleyebilirsiniz.
Ister Türkiye’de, ister başka bir yerde olsun, moda sektöründe çalışmak istediğimizi ailemize söylemek ve onların anlamalarını beklemek çoğumuz için kolay olmamıştır. “Ben moda tasarımcısı olmak istiyorum”- bu cümleyi duyan çoğu aile endişenin yanı sıra sektörü tanımadığı için kafa karışıklığı da hisseder. Sadece aileler de değil, günümüzde toplum içinde “moda gazetecisi olmak istiyorum” gibi bir cümleye verilen tepkiler mesleğin ne olduğunu anlamamaktan, işi küçümsemeye ve hatta bencilce görmeye kadar gidiyor. Bir çok kişinin kafasında materyalizm ve aşırı tüketimle özdeşleşmiş moda dünyası aslında harika ama insanlarda yanlış bir izlenim bırakmış bir sektör. Bir sonraki sefer size neden bu alanda çalışmak istediğiniz sorulursa, aşağıdaki sebepleri rahatlıkla söyleyebilirsiniz.
“Ne de olsa herkesin kıyafete ihtiyacı vardır”
İnsanların moda sektörünü ciddiye almazken yaptıkları en büyük hata her insanın giyinmeye ihtiyacı olduğu gerçeğini unutmasıdır. Hangi etnik kökenden ve toplumdan gelirse gelsin dünya üzerindekiinsanın hepsinin giyindiği gerçeği bu sektörün ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
“ Moda sanattır”
Moda için bir çeşit ticari sanat demek hiç yanlış olmaz ama bildiğimiz sanat gibi müze ve galerilerde sergilenmek yerine, günlük hayatta, sokakta kendi üstümüzde sergileniyor. Moda da tıpkı sanatın diğer branşları gibi tasarımcının ve giyenin yaratıcılığını gösterir ve tıpkı ressamlar, müzisyenler gibi tasarımcılar için de kıyafetleri kendilerini ifade etmenin bir yoludur.
” Moda sayesinde kendimi yetenekli hissediyorum”
Çevreniz moda tasarımı konusundaki kariyer hedefinizi ne kadar yanlış anlarsa anlasın, pantolonlarının dikişi açıldığında veya kol düğmeleri koptuğunda arayacakları ilk kişinin siz olması kaçınılmaz. Evet, dikiş konusundaki yeteneklerimizle bazen günü kurtarabiliyoruz.
“Moda endüstrisi aslında sandığınızdan çok daha etik”
Moda dünyası her ne kadar materyalist ve tüketim çılgınlığı olarak sanılsa da, sektördeki önemli bir grup bu imajı yıkmak için uğraş veriyor. Tüketicilerin ve firmaların gittikçe bilinçlenmesiylesürdürülebilir moda ve daha az tüketmek gibi kavramlar günümüzde sektördeki bir çok kişi için olmazsa olmazlar.
“Moda toplumsal ve tarihsel olayların yansımasıdır”
Moda dünyasını küçümseyenlerin yaptığı diğer büyük hatalardan biri de moda’nın aslında dönemin aynası olduğudur. Sosyo- ekonomik çevrede yaşanan her olayın kıyafetlerimize etki etmesi ve bir dönemi kıyafetlerine bakarak ayırt edebilmemiz bunun kanıtıdır. Ister Rönesans dönemi, ister punk’ın ilk çıktığı zamanlar olsun, sadece kıyafetlere bakarak dönemi söyleyebiliriz.
”…çünkü moda beni mutlu ediyor"
Çocukluğumuzdan beri duyduğumuz ‘çünkü beni mutlu ediyor’ sözleri aslında bir konuda neden devam etmemiz gerektiğini gösteren en önemli gerekçe. Seçtiğimiz meslek, hayatımızın çok büyük bir kısmını kaplayacağı için neden mutlu olduğumuz konuya yönelmeyelim ki? - ve eğer bizi de mutlu eden moda ise neden denemeyelim?
Bu yazı bir çeviridir yazının orjinali için aşağıdaki linke tıklayınız:
How to tell your loved ones you want to work in fashion (and have them understand why)
"I want to be a fashion designer." Cue: quizzical glances and worried expressions from all angles of the dining room. Dad takes a large gulp of his wine. At the other end of the dinner table, Grandma's probably just choked on hers.
Okulumu nasıl seçtim?
Bir okul sizi değiştirmelidir. Bu değişim kariyerinizi tasarlarken sizi bir adım öteye götürmelidir.
Moda sektörüne giriş yaptığım dönemi anlattığım ilk postumdan sonra http://www.modakariyeri.com/blog/2015/7/6/giris sıra 2004 senesinde gideceğim okulu seçmeme geldi.
Birçok kişinin yaptığı gibi ben de önce internetten araştırma yaptım ardından arkadaşlarıma moda okuyan tanıdıkları var mı diye sordum. İtalya'da okumak istiyordum ve moda yönetimi konusunda iki okul benim için öne çıkmıştı: Bocconi ve Polimoda. İlk iş olarak ikisine de başvurdum.
Ardından uçağa atlayıp okuyacağım okulları yerinde görmek ve havayı koklamak istedim. Önce Milano'ya ardından da Floransa'ya gittim. İki okulu da gezip öğrenciymişim gibi hissetmeye çalıştım. Kendime şu soruları sordum:
- Hangi okulun atmosferi, ders içeriği ve öğrenci profili beni zenginleştirir, değiştirir ve yapmak istediğim işe başlamam için gerçek bir değer yaratır?
- Hangi okulda eğlenirim (okul aynı zamanda eğlenceli de olmalı, o günler geri gelmiyor)
Bir okul sadece ders içeriği ile değil aynı zamanda bulunduğu şehir, öğrenci seçimi ve öğretim metodolojisi ile de değerlendirilmelidir. Hiçbir öğrenci tek başına öğrenmez, öğrenemez. Eğitim bir grubun beraber değer yaratması ile mümkündür, bu nedenle sizi besleyeceğine inandığınız atmosferi bulmadan araştırmanızı sonlandırmayın.
Bir okul ayrıca sizi değiştirmelidir. Bu değişim kariyerinizi tasarlarken sizi bir adım ileri götürmelidir.
Ben Polimoda'da okumaya karar verdim. Neden mi? Öncelikle SDA Bocconi Moda yönetimi bölümünün ders içeriği MBA ders içeriğine çok yakındı ve ben zaten İşletme okuduğum için bunun doğru seçim olmadığını düşündüm. Polimoda'nın kapısından girdiğim andan itibaren kendimi o ortamla bütünleşmiş hissettim. Koridorları podyum, sınıfları atölye olmuş bir okuldu Polimoda. Ben tam da buna hasrettim. Ayrıca Polimoda hem daha kısa sürüyor hem de zorunlu staj yaptırıyordu. Floransa'da tekstil ve moda sektörüyle işbirliği içinde olduğu için daha çok fırsat sunabileceğini düşünmüştüm. Bu durumun iş hayatına geçişte bana destek olacağını öngördüm, ve gerçekten de oldu.
Ekim 2004'de Polimoda'da "Master in fashion marketing and merchandising" bölümüne girdim ve Mayıs 2004'de mezun oldum. Mezun olmamız için gereken stajı bulmakta okul bize destek olmuştu (malesef Avrupa vatandaşı olmayanlar için artık kurallar değişti). Toplamda üç görüşmenin ardından iki staj teklifi geldi. Bir tanesi görsel düzenleme üzerineydi diğeri de mağaza yönetimi üzerine La Rinascente Milano'daydı. İki şirket de Vakko ismini tanıdıkları için şanslıydım, tecrübemi değerlendirmek istemişlerdi.
Okul seçiminin çok önemli olduğunu kariyerim ilerledikçe farkettim. Hiçbir zaman sektöre yabancı kalmadım, staj ardından hemen iş buldum ve okul arkadaşlarımın büyük kısmı çok iyi yerlere geldiler. Yıllar içinde birbirimize destek olacağımız bir network oluşturduk. 2014 Ekim'inde, 11 sene sonra Polimoda'ya misafir hoca olarak gittiğimde o günlere döndüm, tecrübemi paylaşmak çok keyifliydi.
Sizin seçiminiz de tamamen kişisel olacaktır. Okul seçiminizi "Şu sirket en çok bunun mezunlarını işe alıyor" diyerek yapmayın, bunu göz önüne alın ama kararınızı buna bağlamayın.
Bu yazının amacı bir okulu öne çıkarmak değil daha çok kişisel tercihimi etkileyen kriterleri paylaşmaktı. Siz de kriterlerinizi belirleyin.
Özetle tavsiyelerim şunlar:
- Okul seçimini sadece ders içeriğine bakarak yapmayın. Öğretmen kadrosunun sektöre yakınlığı, eski ve yeni öğrenci profili ve girdikleri işler ayrıca bulunduğu şehir ve şehrin moda ile ilişkisi çok önemli.
- Hemen okula başlamak zorunda değilsiniz, tecrübe ile başlamak her zaman daha iyidir. Doğru okul ve doğru zaman olması önemli.
- Master eğitimi meslek seçimi ile doğrudan ilgilidir. Sizi sektöre sadece hazırlamakla kalmayacak aynı zamanda yolunuzu yapmanıza yardım edecek okulu bulun. Bu eski öğrenciler vasıtasıyla da olabilir (Alumni kuruluşları var mı mutlaka kontrol edin)
- Okula kaydolmadan önce gidip gezin ve çekinmeden öğrencilerden birini durdurup "Okuldan memnun musun?" diye sorun. Bunu yapamazsanız Linkedin'de ya da tanıdıklarınız aracılığıyla referans bulmaktan kesinlikle çekinmeyin.
- İş bulmak için mezun olmayı beklemeyin. Sektöre hazırlanıyorsanız, okulla birlikte hazırlığınız başlamış demektir. CV göndermeye hemen başlayın, okuldaki sektör temsilcilerine kendinizi tanıtın. Aklınız hala karışıksa zamanınızı herkesle sohbet edip bilgi edinerek geçirin. Sosyalleşin.
- Yurtdışında iseniz, ben burda iş bulamam nasıl olsa diyerek kendi kendinize cesaretinizi kırmayın. Savaşın.
- Eğlenin!
Sorularınız veya yorumlarınız için asli@modakariyeri.com adresine email atabilirsiniz.
Kumaşlar, renk kartelaları ve numuneler...
Stajıma başlayana kadar ne yapmak istediğimle ilgili bir fikrim yoktu. Ta ki kendimi kumaş parçaları ve renk kartelaları arasında bulana dek...
Yıl 2002. İstanbul Bilgi Üniversitesi İşletme bölümünde üçüncü sınıfı bitirmişim ve üniversite hayatımın üçüncü stajına başlamak için günleri sayıyorum. O zamana kadar bir yatırım bankasının ve Pirelli'nin Türkiye ofislerinde bir aylık staj tecrübem var. İçimden bir ses yapmak istediğim şeyi henüz bulamadığımı söylüyor ama ne olduğuyla ilgili de bir fikrim yok. Bu hissi bilir misiniz?
Tesadüfler sonucunda Gap International'ın İstanbul'daki sourcing (tedarik) ofisinde staja başladım. Bu ofis Gap'e ait markaların Türkiye'de yapılan üretimlerini takip ediyordu. Üç aylık bu stajı yaparken aslında yaz tatilinde olmalıydım diye düşünmüyor değildim ama ofisin her yerini sarmış kumaşlar, rengarek renk kartelaları ve numuneler beni kendimden geçirmiş, tüm gün soluksuz çalışan ekibe yardım etmeye çalışırken öğrendiklerimin verdiği heyecanla üç ay nasıl geçti farketmemiştim. İşte o staj moda sektöründe çalışmak istediğimi anladığım deneyim oldu. Ama ne yapmalıydım? Moda sektöründe çalışmak ne demekti? Hele bundan oniki yıl önce...
Yıl 2003. Mezun oldum. Elimde işletme diploması iş bulmaya çalışırken (ben de herkes gibi birçok kez reddedildim, cevap alamadım ve umutsuzluğa kapıldım) ve Türkiye'de moda sektöründe ne yapılır diye düşünürken birkaç ay Polo Garage'da, sekiz ay da Vakkorama'da çalıştım. İşletme mezuniyet tezim "Görsel düzenlemenin satışa etkisi" olduğu için görsel düzenlemede çalışmaya başlamıştım. Mağazadan mağazaya gidip sürekli kıyafetlerin yerini değiştirirken iki şeyi farkettim: görsel düzenleme benim işim değildi ve mağazada çalışmaya bayılıyordum.
Vakko'da çalışmak müthiş bir deneyimdi. Vakko tam bir okuldu ve iş arkadaşlarımı çok seviyordum. Akmerkez mağazasında çalışıyor ve birçok şey öğreniyor, tüm maaşımı da mağazada bitiriyordum. İlk mağaza tecrübemi burada edindim. Müşterilere kendim hizmet etmesem de satış ekibini ve müşteri davranışlarını izleyerek çok şey öğrendim. Bu öğrendiklerimin bana İtalya'da iş bulmamda yardım edeceğinden henüz haberim yoktu.
Yine de içimden bir his gitmem gerektiğini söylüyordu. İşte bu amaçla mezuniyetimden bir yıl sonra okul araştırmaya başladım. O zaman Türkiye'de moda yönetimi ile ilgili hiçbir okul yoktu.
O günlerde bana akıl veren moda sektöründen bir büyüğüm kariyerimin şekillenmesinde büyük katkıda bulunmuştur. Onunla görüşmeye gittiğimde ve ne yapsam bilmiyorum dediğimde bana söylediği şeyi dün gibi hatırlıyorum "Ne istersen yap ama satışta çalış. Perakende modanın geleceği." Onu dinlediğim için mutluyum.
Bu sözler aklımda, okul arayışıma başladım. Ingiltere ve İtalya listemdeydi fakat İtalyan liseli olmamın etkisiyle İtalya sanki beni çağırıyor gibi geliyordu "Dai vieni qua" (hadi buraya gel). Bocconi Universitesi'nde ve Floransa'da Polimoda'da moda yönetimi masterlarına başvuru yaptım. İkisinden de kabul geldi. Sene 2004. Hangi okula gitmeliydim? Seçeneklerimi değerlendirmek için iki okulu mercek altına aldım.
Kafam karışmıştı.
"Okul seçimim" bir sonraki kariyer postunda....Okumak için tıklayın.
Moda kariyerini farklı kılan birçok faktör var. İşte bunlardan bazılarını iş hayatımdan örnekleyerek anlatmak istiyorum.