Kenzo X H&M Kuyruğunda Neler Oldu?

Kenzo X H&M Kuyruğunda Neler Oldu?

Kasım'ın ilk haftası bir çokları için H&M'in işbirlikleri yaptığı tarih olarak akıllara kazındı. Bu koleksiyonla ister ilgilenelim, ister ilgilenmeyelim onun hakkında hepimizin en çok ilgisini çeken şey o parçalara sahip olmak için geceden sıra bekleyenler, ezilenler- kısacası bu alışveriş çılgınlığıdır. 

Benim içinse H&M işbirliğinde sırada beklemek artık her kasım ayında gerçekleştirdiğim, bir rutin haline geldi. Londra'da Versace, Alexander Wang ve Lanvin için; son 2 senedir de Balmain ve Kenzo için Bağdat Caddesi H&M'de geceden sıraya giriyorum. Bir çok çılgın fashionistanın aksine H&M işbirliği koleksiyonları benim için stilime uygun giyilebilir parçaları toplayıp, gözlem yapabildiğim birer alışveriş deneyimi bu yüzden yılda 1 kere uykusuz kalıp birazcık üşümeyi çok sorun etmiyorum. Ayrıca dünyada yaygın olan, H&M'in her işbirliğinden bir parça bile olsa satın alan işbirliği koleksiyoncularından olmaktan da keyif alıyorum. 

Geçen sene Türkiye'de Balmain için Cadde H&M 'e saat 4'te gelip sırada 4. grupta olduğumu öğrenince üzülmüş, üstüne bir de istediğim parçaların kalmadığını görünce seneye daha erken gelmeye karar vermiştim. Bu sene de beni hali hazırda heyecanlandıran Kenzo için uykusuz kalmayı göze alıp saat 2:30'da battaniyem, termosum ve açılır kapanır taburemle mağaza önünde beklemeye başladığımda 7. sıradaydım. Akşam 9'da gelenler, başka illerden gelenler, hoparlörü ve ikramlarıyla gelip bizi mutlu edenler, kısacası gözlem yapmak ve modanın alıcı kitlesiyle tanışmak için en doğru platformlardan biri H&M kuyrukları.  

Balmain'in aksine Kenzo daha boştu, saat 6 olduğunda mağaza önünde bekleyen sadece 30 kişiydik. Yurtdışında da Kenzo için benzer bir durum varmış, Balmain, Isabel Marant ve Wang kadar ilgi görmemesi aslında şaşırtıcı değil. Ne geçen sene Balmain'de olduğu gibi Jenner'lar ile bir pr çalışması vardı, ne de koleksiyon herkes tarafından giyilebilir parçalardan oluşuyordu. Balmain'in başarısını ise sadece Jenner/Kardashianlara bağlamak yalnış olur, Balmain koleksiyonu deri ceketleri, gece kıyafetleriyle gerçekten de bir 'Balmain' gibi duruyordu, Isabel Marant ise çok daha giyilebilir parçalardan oluşup, genel H&M kitlesine hitap ediyordu. Kenzo ise hem H&M'in en az pr yapılan işbirliklerindendi, hem de leoparlar, pembeler gibi iddialı renkler ile çoğu kadının vücuduna uymayan parçalardan oluşan bir koleksiyondu. Sırada beklerken tanışıp sohbet ettiğim diğer insanlar da benimle aynı fikirdeydi; bir çoğu kıyafetlerin kombinllenmesinin zor olduğundan bahsediyordu. Kenzo açısından baktığımızda parçalar gerçekten de dar bir segmente hitap ediyor gibi gözükse de, H&M toplumun büyük bir kısmına hitap ettiği için, bu işbirliği Balmain, Isabel Marant gibi beklentileri o kadar da karşılayamadı diyebiliriz. 

Her H&M işbirliğinde olduğu gibi bileklik sistemiyle alışveriş yapıyorsunuz ve deneyip kasaya gitmek için sadece 10 dakikanız var. Uykusuzluk ve yorgunlugu da ekleyince bu 10 dakika aslında size bilinçsizce geçirilen bir 3 dakika gibi geliyor. Sırada bekleyen insanlar ise her türden. Bu sene Balmain'e kıyasla insanlar daha çok kendi giymek için alışveriş yapıyordu, Balmain'da daha çok instagram butiklerinde ve uygulamalarda satmak üzere kıyafetleri almaya gelenler vardı. 

H&M işbirliği sıraları aslında tüketim çılgınlığının ve insanların etiket takıntısının ne derece çılgın boyutlarda olduğunu anlamanız için güzel bir fırsat. Her koleksiyonda ilk sırada bekleyen ben olmalıyım diyen 'bloggerlar', kıyafetleri aslında beğenmedim ama almak istiyorum bu yüzden saat 2'den beri bekliyorum diyenler gibi çeşitli insanla tanışıp kaynasabilirsiniz sırada. Bir de sırada beklerken çıkar ilişkisi kuran bloggerlardan da bahsetmeden olmaz. " Benim çok followerım var, içerideki 10 dakikada istediğim ürünleri bulmama yardımcı olursan benimle arkadaş olursun" cümlesini kuran, hayatı instagramdaki likeları için yaşayan bir blogger gerçek moda severleri bu dünyadan soğutmak için birebir.

Diğer bir nokta da insanların 'Kenzo for H&M' değil de sadece Kenzo etiketli bir ürün satın alıyormuş gibi bir hisse kapılması. Neticede ürünlerin ne kalitesi, ne müşteri deneyimi, ne de tasarımı gerçek bir 'Kenzo' değil , o yüzden "İnanamıyorum 3 bin liralık ceketler 500'e satılıyor" gibi cümleler kurmanın komik olduğunu anlamamız gerekiyor. 

Peki Kenzo stokları tükenmişken şimdi ne olacak? E-bay, Amazon, Modacruz gibi bir çok yerden ürünlerin fahiş fiyatlara satılmaya başladığı haberleri gelmeye başladı bile; tıpkı önceki işbirliklerinde olduğu gibi. Peki tüm bunlar nereye kadar devam edecek?

Kenzo for H&M alırken, aslında daha çok Kenzo olan bir ürün mü satın alıyoruz yoksa H&M olan bir ürün mü? Zamanında 300 TL'ye alınmış bir Versace işbirliği elbisesinin ilk 3 ayda 1000TL'lere satılması koleksiyonun üstünden 2- 3 yıl geçtikten sonra ise 100 TL'ye alıcı bile bulamaması aslında hepimize zamansız birer "designer" ürünü değil de sadece daha da süslenmiş püslenmiş bir H&M satın aldığımızı gösteriyor. 

Çocuk Giyim Sektörü

Çocuk Giyim Sektörü

Markalara Yön Veren Renk Pembe

Markalara Yön Veren Renk Pembe