Modanın Dağınık Çekmeceleri: Konmari Metoduyla Ortaya Çıkan Gerçekler

Netflix’in dünya çapında oldukça ilgi gören yeni serisi “Tidying up with Marie Kondo”da, bir ev düzenleme uzmanı olan Japon Marie Kondo ailelerin evlerine gidip hayatlarına istedikleri düzeni vermelerine yardımcı oluyor. Marie Kondo’nun bu konuda yazdığı ve 2011 yılında Japonya’da yayınladığı kitap da dünya çapında 5 Milyon satmış ve 30 ülkede yayınlanmış. Kitap ile birlikte Konmari metodu da bir eşya düzenleme felsefesi olarak kitlelerin hayatına girmiş.

Marie Kondo

Ocak ayında içinde bulunduğumuz “yeni yıl, yeni hedefler” ruh halini tam onikiden vuran bu dizi aslında nasıl bir tüketim toplumu haline geldiğimizi anlatan acı bir belgesel gibi.

Bir Başak burcu insanı olarak oldukça düzenliyim diyebilirim, fakat yeni şeyler öğrenmeye açık biri olarak yayınlanmasının hemen ertesinde diziyi izlemeye başladım.

Marie Kondo’nun Konmari metodunu aşağıda kısaca özetleyebilirim:

 

 

Adım Adım Konmari Metodu

1. Evi selamlama: Marie Kondo yabancısı olduğu evlere girip ev sahipleri ile konuştuktan sonra düzenleme safhasına geçmeden önce evle kısa ve sessiz bir an paylaşıyor. Bu anı “eve kendini tanıtmak” olarak tanımlıyor.

2. Giysiler: Marie Kondo evleri düzenlemeye giysilerden başlıyor. İlk adım dolaplardaki tüm giysileri yatağın üzerine yığmak oluyor. Bunu yapanlar evlerindeki giysi yığınını gözlerinin önünde dağ şeklinde görünce içlerindeki suçluluk hissi artıyor ve düzen gerekliliği net bir şekilde anlaşılıyor. Marie Kondo bu yığına baktıktan sonra ev sahiplerine şu görevi veriyor “Şimdi bu giysilere bak, onları tek tek eline al ve kendine sor “Bu giysi bana neşe veriyor mu?” eğer vermiyorsa onu bir kenara koy.

3.  Kitaplar: Giysilerle yapılan çalışma bu sefer kitaplarla yapılıyor. Marie Kondo kitapları ayırırken şu soruları sormamızı öneriyor “Bu bilgi kaynağı gelecekte faydalanmak isteyeceğin bir kaynak mı? Olmak istediğin kişiyi yansıtıyor mu?” Bu soruya cevap hayırsa o kitapları da ayırıyorsunuz.

4. Kağıt: Kitapları ayırdıktan sonra kağıtları düzenlemeye başlıyorsunuz. Kağıtlar, bir kullanım tarihi olan belgeler (faturalar gibi), önemli bilgi içeren belgeler ve broşür gibi bilgilendirici belgeler olarak ayrılıyor. Marie Kondo tüm bu belgeleri arşivlemek için öneriler sunuyor.

5. Komono: Komono Marie Kondo’nun karışık kategorilere verdiği isim. Komono kategorisinde DVD, CD , mutfak, banyo ve ev araç gereçleri, makyaj malzemeleri, elektronik eşyalar gibi alt kategorileri buluyoruz. Bu eşyaların da elenmesini ve ufak kutularda, ne olduklarını açıkça görebileceğimiz şekilde düzenlenmelerini öneriyor Marie Kondo.

6. Duygusal değeri olan eşyalar: Hangi kategoriye girerlerse girsinler bizim için duygusal değeri olan eşyaları en sona saklamamızı öneriyor Konmari metodu. Bu şekilde “neşe veren eşyaları hissetme” yetimiz artacak ve değerlendirme yapmak konusunda daha başarılı olabileceğiz. Bu zor kategoriye geldiğimizde evimiz de daha düzenli olacak ve enerjisi de yükselecek.

Giysi Kategorisinin Dramı

Sürdürülebilir moda konusuna uzun zamandır ilgili, kendi gardırobunu sürdürülebilirlik ilkelerine göre yeniden düzenlemiş, ve şu anda ufak bir dolapla moda sektöründe çalışmayı başaran biri olarak en ilgimi çeken bölüm elbette giysilerin düzenlendiği bölüm oldu.

Neden mi?

Çünkü 5. bölümdeki yazar çift dışında neredeyse tüm bölümlerde ailelerin en büyük derdi kullanmadıkları giysiler. Bu giysiler o kadar çok yer kaplıyorlar ki insanlar bu yığınlardan kalan boşlukta yaşıyorlar dersek yalan olmaz. Kişilerin dolaplarını yataklarının üzerine boşalttıklarında ortaya çıkan yığın sanki kendi giysilerime bakıyormuşum gibi yüzümün kızarmasına neden oldu. İçinde ne olduğunu bile hatırlamadığım bir giysi yığınını hiçbir zaman yaratmadığım için kendimle gurur duysam da, dünyamızın en büyük sorununun çok sayıda evde bu yığınların gerçekten olması olduğunu biliyorum.

Giysi yığınına bakan kişilere Marie Kondo’nun tavsiyesi şu:

Giysileri tek tek eline al, sana neşe veriyorlar mı diye kendine sor. Neşe vermiyorlarsa onlardan ayrılabilirsin.

Marie atılmak ya da bağışlanmak için ayrılan giysilerle ilgili de bazı değerli tavsiyeler veriyor:

– Ayırdığın giysileri yere atma, onlara saygı göster

– Ayırdığın giysilere hayatının bir döneminde yanında oldukları için teşekkür et

– Onları düzenli ve temiz bir şekilde torbalara koy

Atık Giysi Sorunsalı

Geri dönüşüme gitmek veya bağışlanmak üzere ayrılan giysiler, evlerde bir heyecana neden oluyor. Çünkü onların yerinde şimdi rulo halinde düzgünce katlanmış ve mükemmel görünen giysiler var. Bu evde yeniden yer açıldı, hatta duvarları görebiliyoruz. Peki sonrası? Bu giysiler yığın olarak bağışlandığında ne olacak? O açılan yerler dolabımızda daha ne kadar süre kalacak?

 

2014 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde 8 milyar tişört ağırlığında giysi hayır kurumlarına bağışlandı*

 

Dizinin Avustralya’da yayınlanmasının ardından Avustralyalı dernekler o kadar yüksek adette giysi bağışı almışlar ki, bağış kabul etmeyi durdurmak zorunda kalmışlar. Bu haberi yazan wellmadeclothes.com sitesine göre bu bağışları alan dernekler her yıl yaklaşık 60.000 ton parçayı çöpe gönderiyor. Dernekler ayrıca dolan konteynırların dışına giysi yığan bağışçılardan şikayetçi, dışarı atılan bu parçalar kullanılmaz hale geldiği için bağışlanamıyor ve dernekler bu parçaların geri dönüşümü ile ilgilenmek zorunda kalıyorlar.

İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre kullanım sonrası atılan giysilerin %18’i eskidikleri için, %26’sı ise artık istenmedikleri için atılıyor.

Giysi atıklarını ikiye ayırmamız şart. Öncelikle tekstil sektörünün en çok atık yaratan kısmı üretim aşaması. Fashion Revolution‘ın verilerine göre yılda üretilen yaklaşık 400 milyar m2’lik tekstilin 60 milyarlık kısmı üretim atığı. İkinci atık kategorisi ise giysiler mağazaya ulaştıktan sonraki atıklar, yani satılan fakat müşteri tarafından atığa dönüştürülenler ve satılmadan mağaza raflarında kalan ve markaların kurtulmaya çalıştığı atıklar (Fashion Revolution bu atıkları yaklaşık yıllık 10 Milyar parça olarak belirtiyor).

Bağışladığımız giysilere ne oluyor?

Bağışladığımızı düşündüğümüz giysilerin büyük çoğunluğuna aslında derneklerin ihtiyacı yok, çünkü atıklarımız ihtiyacın ötesinde. Gerçekten ihtiyaca göre bağış yapmadığımız zaman bağışladığımız giysilerin tam olarak nasıl bir fayda sağladığını anlamamız zor. Dolayısıyla bağış yapacaksak lütfen derneklerle iletişime geçip, ihtiyacı belirleyip ona göre yapalım.

Türkiye ile ilgili bir veriye sahip değilim fakat dünyanın en büyük tüketicilerinden olan Amerika Birleşik Devletlerinde bağışlanan ürünlerin yaklaşık yüzde 20-40 arası bir kısmı  dernekler tarafından satılıyor, kalanı ise ya alt tekstil kategorilerinde kullanılmak üzere işleniyor (dekorasyon, temizlik bezleri gibi) ya da ihtiyacı olan uzak ülkelere satılıyor. Bu giysilerin gerçekten dönüştürülebilen kısmı yüzde 1’lik bir kısım. Bunun nedeni tekstil endüstrisinin hala yüksek adette tekstil ürünleri arasında doğal iplikleri sentetiklerden ayrıştıracak bir teknolojiye sahip olmaması. Yüzde yüz pamuk olan bir sweatshirt bile eğer metal bir fermuara sahipse ayrışması çok zor. Ayrıca attığımız ikinci el ürünlerin çoğu defalarca yıkandığı için zarar görmüş oluyor, Fashion Revolution verilerine göre bu giysiler atıklarımızın yaklaşık yüzde 70’ine denk geliyor.

Sorun Biziz

Konmari metoduyla hayatımıza düzen vermemiz ve giysilerimizi güzelce katlamamız harika. Fakat açtığımız yerlere yenilerini koyup, üç ay sonra tekrar bir yığın atacaksak evimizden, sorunun kendimiz olduğunu farketmemiz lazım. Hızlı modanın merkezlerinden İngiltere’de bir tüketici ortalama 3 senede giysilerinden sıkılıyor. Fakat biz bu rakamın fazla bile olduğunu biliyoruz. Kendinize bir sorun, kaç ayda giysileriniz demode oluyor? Kaç haftada bir alışveriş kriziniz geliyor?

Trendleri seviyoruz, modaya ve modanın hayatımıza getirdiği renklere aşığız. Diğer taraftan modanın kirli çamaşırlarına katkımız olsun istiyor muyuz? Yoksa o çekmeceleri düzenlemek mi isteriz?

Cevabı düzenlemek olanlar için birkaç önerim var:

– Dolabınızdaki giysilere iyi bakın, onları dikkatli yıkayın, sökükleri dikin, beğenmediklerinizi modaya uygun yeniden tasarlayın ya da tasarlatın

– Sezon trendlerine uyan vintage parçalar bulmaya çalışın

– Sezon trendlerinden alışveriş yapacaksanız kendinize bir adet sınırı koyun

– Dönüştürülmesi kolay olan doğal kumaşlara yönelin. Sentetik ve doğal kumaş karışımları en zor dönüştürülen kumaşlar arasında, onlardan uzak durmaya çalışın

– Seçtiğiniz giysileri sevin, değer verin, kaliteli parçalara yatırım yapın

– Kahve fiyatında bir giysi muhtemelen yukarıdaki kriterlere uymayacaktır, ucuzluğuna sevinmek yerine neden ucuz olduğuna odaklanın

– Gardırop detoksuna geç kalmadan başlayın

 

Kaynaklar:

wellmadeclothes.com

Fashion Revolution Fanzine 002

 

 

Giy – At Kültürünü Değiştirmek için Baskı Her Geçen Gün Artıyor

 

Aslı Özbek

Aslı 2004 yılından beri moda sektöründe çalışıyor. Milano ve Paris'te başlayan kariyerinin büyük bölümü lüks perakende sektöründe geçti.

Henüz Yorum Yok

Cevap Bırak

E-Posta adresiniz yayımlanmayacak.