Kahvenin Gücü Modaya Da Dokundu

Fransız sarayındaki yaşamı ve seçimleri ile moda tarihinde hala etkisi hissedilen Fransa’nın son Kraliçesi Marie Antoinette’in en büyük keyfinin özel odasında sabah kahvesini yudumlamak olduğu biliniyor. Sarayda her sabah kendine ait bu anların keyfini çıkaran Marie Antoinette günümüzde “But first coffee (Ama önce kahve)” lafının bir sosyal medya çılgınlığı olacağını öngörmüş olabilir mi?

Ama önce kahve

Sabaha kahve içerek başlamak birçok insan için bir ritüel. Kahve sadece kişileri mutlu etmekle kalmıyor, onları bir araya getiriyor. “Haydi bir kahve içelim” sözü sayısız dostluğu ve iş ortaklığını başlatıyor.

Peki bu keyif moda dünyasını nasıl etkiliyor?

Kahve ve Sosyal Medya

Yudumlanmayı bekleyen mükemmel bir kahve moda bloggerlarının paylaşımlarının olmazsa olmazı haline geldi. Kahve kişilerin hayat tarzı, beslenme şekilleri, çalışma tempoları ve hayat seçimleri hakkında ipuçları veren bir detay.

Nasıl mı?

Salonunda keyifle oturmuş sabah kahvesini yudumlayan kişi sosyal medya takipçilerine aslında keyif yapmak için evinin hangi köşesini seçtiğini anlatıyor. Bu çerçevede koltuk seçiminden, üzerindeki battaniyeye, hatta giydiği pijamaya kadar her türlü ürün aslında hikayenin parçası. Merakla izlenen bu kişinin özel hayatını ve seçimlerini yansıtmasının dışında, bu görseller markalar için büyük pazarlama değeri taşıyor. “Ama önce kahve” mottosunun ardında geniş kapsamlı bir paylaşım var.

Pancar Latte

Özenli ama dağınık bir masa düşünün, yoğun iş temposundan bilgisayar, kağıtlar, dosyalar birbirine karışmış, güzel bir vazoda çiçekler ortamı neşelendirirken, mükemmel duran birşey var: üzerinde kalp şekli olan cappuccino. Sağlıklı ürünleri tercih edenler badem sütlü veya soya sütlü kahveleri paylaşırken, kahvenin de modasına uymak isteyenlerin elinden Pumpkin Spice Latte (Balkabaklı latte) düşmüyor. Avrupa’da en son moda ise Beetroot Latte (Pancarlı latte), pembe rengiyle bu kahve sosyal medya paylaşımlarına zarif bir dokunuş katıyor. Pembenin senenin rengi olduğunu da söylemeden geçmeyelim.

Kısacası kahve bir içecek olmanın ötesinde, kişinin hayatını ve seçimlerini yansıtan bir detay olarak sosyal medya öncülerinin elinden düşmüyor. Bunu farkeden kahve markaları da kendilerini tanıtmak ve hedef kitlelerine ulaşmak için sosyal medyayı kullanma fırsatını kaçırmıyor. Nitekim, sosyal medyanın etkili isimlerini sıklıkla kahve markalarıyla işbirliği içinde görüyoruz. Bunun bir nedeni kahvenin güzel görseller yaratmaktaki başarısı, bir nedeni de pazar değeri.

Kahve ve Mağazacılık

Günümümüzde mağazalar e-ticaretin yükselişi ve değişen tüketici beklentileri nedeniyle müşteri deneyimine heyecan katmakta her geçen gün daha fazla zorlanıyorlar. Müşteriler sadece alışveriş yapmak için mağazaların kapılarını aralamaz oldu, çünkü alışveriş artık bir tık uzakta. Özellikle ofisinden ya da evinden çıkamayan büyük şehir insanı için mağazalara gitmek için daha anlamlı nedenler lazım. Bunu farkeden perakendeciler, son dönem modası olan üçüncü dalga kahvecileri mağazalarının içine katmaya başladılar.

Üçüncü dalga kahve kültürü, tıpkı şarap gibi, kahvenin de çekirdeklerinin toplanmasından tadım sürecine kadar bir zanaat olduğunu kabul eden bir kahve akımı. Bu kültüre inanan kahveciler müşterilerine bu süreci yaşatmaya özen gösteriyor, hatta kahvelerini hazırlarken onlara çekirdeklerin geldikleri coğrafyaları bile özenle anlatıyor. Genç, dinamik aynı zamanda özgün olmaya önem veren bu kitlenin moda markalarının da radarında olan tüketiciler olduğunu tahmin etmek zor değil. İşte bu nedenle markalar mağazalarına kahve köşeleri açmaya başladılar.

Toms Coffee

Güncel örneklerden biri sosyal sorumlu marka stratejisi ile tanınan Toms markasının açtığı Toms Roasting Co. Bu marka adı altında kahve ürünleri satan Toms, satın alınan her ürün için de bir kişiye temiz su sağlama vaadi veriyor. Kampanyanın adı “One for One”.

New York’ta Fifth Avenue’ye bakarak kahve içebileceğiniz Ralphs Coffee, Ralph Lauren ve ünlü kahve üreticisi “La Colombe Torrefaction” işbirliği ile açıldı. Ralph Lauren bu projeye o kadar önem verdi ki içeride satılacak kahvelerin karışımını özel olarak tasarlattı. Uzun çalışmalar sonucunda tasarlanan bu karışımı La Colombe’un yöneticisi şu şekilde açıkladı “Bu deneyim bir süpermarket rafından kahve seçmek gibi olmamalıydı. Yarattığımız kahve karışımının modası hiç geçmeyen bir giysi gibi olmasını arzuladık. Bir nevi kahve kültürünün blazer ceketini yarattık.”

Dover Street Market’ın içinde bulunan Rose Bakery

Londra’nın ünlü concept mağazası Dover Street Market’ın içindeki Rose Bakery Cafe’den de bahsetmeden geçmeyelim. Rose Bakery mağazanın Londra, Tokyo ve New York şubelerinde var. Burası mağaza içinde bir dinlenme yeri olmanın ötesinde, bir buluşma mekanına dönüşerek, normalde mağazasına uğramayacak kişileri arkadaşları ile kahve yudumlayıp leziz keklerden tatmak için mağazaya getirmeyi başardı. İşte bu şekilde perakende mağazaları potansiyel kitlelerinin boş zamanlarından pay almaya ve onlarla samimi ilişkiler kurmaya çalışıyor.

 

İstanbul’da 2016 yılında açılan Wepublic de bu akımın bir örneğini mağazasına taşıdı.İstanbul’da üçüncü dalga kahveciliğin başarılı temsilcilerinden Petra Roasting Co. Akmerkez Wepublic mağazasının içinde açıldı. Samimi, dinamik ve sosyal bir alışveriş deneyimi yaratma amacıyla kurulan Wepublic de, mağaza içinde kahve yudumlarken sohbet etme keyfinden müşterilerini mahrum etmedi.

Wepublic’in içindeki Petra Roasting Co.

Perakende markalarının müşterileri ile ilişkilerinde “Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır sözünü” benimsemesi doğru bir strateji olacak. Kahve sektörünün dinamizmini moda ve perakendeye taşımak için sıklıkla etkinlikler ve kahveci işbirlikleri görmeye devam edeceğiz.

Siz kahvenizi nasıl alırdınız?

Aslı Özbek

Aslı 2004 yılından beri moda sektöründe çalışıyor. Milano ve Paris'te başlayan kariyerinin büyük bölümü lüks perakende sektöründe geçti.

Henüz Yorum Yok

Cevap Bırak

E-Posta adresiniz yayımlanmayacak.