Gucci Sıcak, Prada Soğuk Marka
Exane BNP Paribas'ın yaptığı araştırmaya göre 2016 yılının ilgi bakımından en sıcak markası Gucci seçilirken, Prada ise en soğuk lüks markalar arasında yerini aldı.
Exane Bnp Paribas'ın hazırladığı 2016 raporuna göre son zamanların ilgi bakımından en sıcak lüks markası Gucci seçilirken; Prada ve Giorgio Armani de en son soğuk lüks markalar arasında yerlerini aldı.
Exane Bnp Paribas'ın raporuna göre bir markayı sıcak/soğuk diye kategorize etmek editoryal olarak kapladıkları reklam ve harcadıkları basılı reklam parasıyla orantılı; yani bir marka dergilerde yer almak için ödediği reklam fiyatından daha fazla editoryal çekimlerde yer alıyorsa 'sıcak marka' konumuna yükseliyor. Aynı şekilde bu oranın altına düşen markalar da soğuk marka olarak tanımlanıyor.
Gucci'nin editoryal değeri bu yılın ilk 6 ayında, geçtiğimiz yılın ilk 6 ayına göre %15'den de fazla bir artış gösterdi. Tıpkı Gucci gibi Louis Vuitton ve Chanel de sıcak markalara arasında fakat reklam harcamalarına rağmen editoryal değerleri %15'i geçemedi. Gucci sıcak markalarda zirveye otururken Prada ve Giorgio Armani ise editoryallerde ciddi anlamda daha az yer almaya başladılar; yani hızla birer soğuk marka oldular.
Gucci'nin bu başarısı tabii ki yeni kreatif direktörü Alessandro Michele ve CEO'su Marco Bizzarri'nin etkisinde oldu. Ocak 2015'te kreatif direktörlüğe atandığından beri Alessandro Michele'nin kendine özgü ve maksimalist tasarımları tüm moda dünyasında müthiş bir etki yaratırken, İtalya'da 2016 yılında hazır giyim kadın koleksiyonunun satışları %66 arttı. Marka bu sene ilk defa 4.5 Milyar Dolar hasılat kazandı. Gucci'de durumlar böyleyken Prada ise sıkıntılı zamanlar yaşıyor. Çin'deki tüketici davranışlarındaki değişiklikler ve turizm'in de düşmesiyle birlikte Prada'ya olan talep gititkçe azalıyor.
Exane Bnp Paribas'ın raporuna göre, sıcak marka olmanın belirtilerinden bağzıları da markanın daha fazla miktarda indirimsiz satması ve magaza içi trafiğinin artmasıyla bağlantılı; tüm bunların satışlara ve marka karlılığına etki etmesi de tabii ki olası. Tam tersi bir şekilde de soğuk markalarda ise yukarda belirtilen tüm etkenlerin gerilemeye başladığı görülür.
Geçtiğimiz senenin raporunda soğuk gösterilen markalar arasında olan DKNY, Hugo Boss ve Ferragamo ise bu sene yavaştan sıcak olmaya başlayan markalar kategorisine girdi ; editoryallerde kapladıkları yerler tüm marketing çalışmalarından daha fazla. Burberry, Valentino ve Saint Laurent ise geçtiğimiz yıl sıcak markalar iken bu sene ise 'hala sıcak ama giderek soğuk' oluyor kategorisine geçiş yaptılar; bu değişikliğin altında yatan sebep saydığımız markaların marketing çalısmalarında digitale daha fazla ağırlık vermesine bağlayabiliriz.
Exane Bnp Paribas'ın incelediği 38 markadan coğu bu sene basılı reklam vermeyi azaltarak daha çok digitale odaklanırken, Gucci ve Sainte Laurent ise bu istisnayı bozuyor. En çok dergilere reklam veren markalar arasında Gucci ve Sainte Laurent başı çekerken, bu ikilinin ardından Ralph Lauren ve Dolce& Gabbana geliyor.
Bu yazı bir çeviridir, orjinali için tıklayınız.
Instagramda Takip Etmeniz Gereken Tasarımcı Hesapları
Gerek ilham kaynaklarını paylaşmaları, gerekse iş hayatı ve moda eğitimiyle ilgili paylaşımlarıyla, radarımızda olan bazı Türk ve yabancı tasarımcıları sizler için derledik.
Markalar ve tasarımcıların kendilerini İnstagramda doğru olarak gösterebilmesi hem doğru müşteri kitlesine ulaşmaları, hem de takipçi sayılarını arttırması bakımından büyük önem taşıyor. Günümüzde olması gereken, bir marka/ tasarımcının Instagramının belirli bir düzeyde kişisellik içerirken, bir yandan da profesyonel bakış açısını da dengede tutması gerekiyor. Kişisel resimler, atölye fotoğrafları ve lookbooklar derken tasarımcıların bir harmoni yaratması ve markalarını veya kendilerini doğru şekilde yansıtabilmeleri gittikce zorlaştığı şu günlerde gözümüzden kaçmayan, Instagramına hem dozajında bir kişisel hayat paylaşan, hem de ilham kaynaklarını ve sektörde calısmak isteyenlere yönelik içerik paylaşan bazı Türk ve yabancı tasarımcıları derledik.
Maid İn Love- Hande Cokrak
Yeni bir marka olmasına rağmen, piyasada çizgisi ve hayat tarzıyla kendini farklı bir yere konumlandıran Maid İn Love markasının kurucusu Hande Cokrak Instagramında kendi stiliyle birebir uyuşan markasını hem kombin önerileriyle sunuyor, hem de ilham aldığı parçaları, atölye ortamından resimleri ve kendi yaşam tarzını da dengeleyici bir şekilde paylaşıyor. Hande Cokrak gercekten de markasının renkli, pop ve dijital stilini eğlenceli bir şekilde Instagramına yansıtıp, Instagramda eğlenceli paylaşımlar görmek isteyenlere örnek paylaşımlar sunuyor.
Gamze Saracoglu
Tasarımcı Gamze Saracoglu, Instagram'ı dogru bir şekilde kullanan diğer tasarımcılarımızdan. Kendi koleksiyonlarının yanı sıra, seyahatleri, Istanbul Moda Akademisinde verdiği eğitimleri ve atölye ortamından resimlerle görsel anlamda güzel bir Instagram'a sahip. Gamze Saracoglu'nun dönem dönem paylaştığı sergi önerileri de Instagramını takip edilesi yapan diğer detaylardan.
Rıfat Ozbek
Yurtdışında adını duyurmuş ilk Türk tasarımcılarımızdan olan Rıfat Özbek, Instagramını bir çeşit mood board, ilham panosu gibi kullanıyor. Birbirinden yaratıcı bol miktarda Sürrealist öğeden olusan Instagramını yaratıcı sektörlerde çalışanların mutlaka takip etmesi gerekiyor.
Önder Özkan
Genç tasarımcılardan Önder Özkan da Instagramında dolu dolu materyal paylaşanlardan. Instagramına yer yer ilham kaynaklarını açıklamalarıyla koyan, ama daha çok da eğitim verdiği yerlerden resimler ve proje örnekleri paylaşan tasarımcının hesabını özellikle Moda Tasarımı okumayı planlayanların takip etmesi gerekiyor.
Mary Katrantzou
Londra'da yaşayan Yunan tasarımcı Mary Katrantzou, çiçek desenleri ve rengarenk printler denince aklımızda canlanan ilk isimlerden. Tasarımcının Instagramı da en az koleksiyonları kadar rengarenk. İlham kaynaklarını, derinliğe sahip sıcak renklerle birleşen görsellerle dolu Mary Katrantzou'nun hesabı mutlaka takip etmeniz gerekenlerinden.
Mark Fast
İngiliz tasarımcı Mark Fast triko/ormeyle harika işler yaratıyor ama Instagramı da en az işleri kadar yaratıcı. Bol miktarda pembeler, çizimler ve ilham kaynaklarını keşfedip fikir almak için radarımızda olan sıklıkla göz attığımız Instagramların başında geliyor.
ZAC POSEN
Amerikalı tasarımcı Zac Posen ise, Mary Katrantzou ve Mark Fast'ın aksine, daha az ilham kaynaklarını paylaşıp daha cok atölyesinden resimler paylaşmakta. Ayrıca Project Runway'de jüri üyeliği yaptığı döneminden de epey miktarda paylaşım yapmakta.
Moda Olimpiyatları
4 yıldır beklediğimiz 2016 Yaz Olimpiyatları sonunda Rio'da başladı. Olimpiyatlar tüm çoskusuyla devam ederken, moda dünyasına olan etkilerini öğrenmeye ne dersiniz?
Her 4 yılda bir gerçekleşen yaz olimpiyatları kuşkusuz tüm spor müsabakalarının en önemli olayıdır. Bu sene Brezilya'nın Rio şehrinde gerçekleştirilen olimpiyatlara sadece birer spor müsabakası olarak bakmak yetersiz kalıyor. Açılış ve kapanıs seremonilerinin başlı başına bir olay olmasından, tasarımcıların kendi ülkeleri için hazırladıkları üniformalara ve markalardaki sponsorluk yarışlarına kadar daha bir çok alanda moda dünyasını yakından ilgilendiriyor.
Moda ve spor ilişkisinin en kuvvetli yaşandığı zamanları yaşıyoruz şu anda. Sağlıklı beslenmenin ve spor yapma bilincinin arttığı, atletik vücutlu mankenlerin popüler olduğu, casual giyimin tüm moda dünyasını yönettiği, sporcuların milyon dolarlara markalarla işbirlikleri yaptığı bir dönemde Olimpiyatların moda dünyası için bir çeşit ilham ve bir marketing aracı olduğu kabul etmemiz gerekiyor.
H&M'in Olimpiyatlara özel çıkardığı kapsül spor giyim koleksiyonunu geçtiğimiz günlerde ele almıştık. Sadece H&M'de değil bir sürü hazır giyim markasında Olimpiyat etkisiyle spor giyim koleksiyonları 2016'da mağazalarda satıştaydı. Peki ya moda dergileri? Yaz başından beri bir çok editorial ve katalog çekiminde gördüğümüz Olimpiyat ilhamlı çekimleri es geçemeyiz. İster çekimler Olimpiyat ruhunu yansıtsın, isterse milli atletler poz versin Olimpiyat- spor teması baharın gelişinden beri dergilerde sıklıkla rastladığımız temalardandı. Bu çekimlerin en belirgin olanları arasında İngiliz Vogue'unun milli kadın boksor Nicola Adams'la yaptığı çekimive yine İngiliz Harper's Bazaar dergisinin 10 farklı kadın sporcuyu fotoğrafladığı çekimler olduğunu gösterebiliriz. Tüm dünyada Vogue, Elle, Harper's Bazaar gibi nice dergi bu modaya ayak uydurmuşken aslında dikkatleri kadın sporculara ve onlara verilen desteğe çektiyorlar.
Söz konusu moda olunca açılış seromonisinde giyilecek üniformalardan da bahsetmeden olmaz. Her ülke, sporcularının giyeceği kıyafetlerin o ülkeden bir tasarımcı tarafından yapılması tercih ediliyor; bu durum aslında tasarımcı için bir çeşit onur olarak kabul ediliyor. Bu sene açılış töreninde klasik bir Amerikan tasarımcısı olan Ralph Lauren, Amerikan milli takımı için 'preppy' çizgisinde kostümler tasarlarken; İtalyan takımının tercihi ise belki de İtalyan tasarımını en iyi özetleyen marka Armani'ye ait. İngiltere Stella Mccartney, Avustralya da rahatlığı ve plaj kültürüne yaptığı vurguyla Toms ile geçit törenindeydi.. İsveç ise ' modanın demokratikleşmesi' akımının öncülerinden olduğu ve tüm dünyada herkesin bildiği bir hazır giyim markasına ev sahipliği yaptığı için H&M tarafından giydirildi. Her ülkenin kendi moda anlayışı- sahip olduğu özellikleri üniformalara yansıtarak, bir yandan da Olimpiyat Komitesinin kurallarına uymak zorunda olan tasarımcıların işi bir hayli zor olsa gerek.
Sadece açılış seromonisi değil, markalar/tasarımcılar için sporcuların kıyafetlerini tasarlamak da başlı başına bir prestij ve bir reklam kaynağı- sonucta Olimpiyatlar dünyanın en çok izlenen spor aktivitesi, markanızı milyonlarca kişinin izlediği bir platformda duyurmanın getireceği basın etkisi inanılmaz. Kanada plaj voleybolu takımının kostümlerinin Lululemon tarafından yapılması, Nike, Adidas gibi mega markaların bir çok takıma/ sporcuya sponsor olması yine alıştığımız Olimpiyat görüntülerindendi. Tüm bunlar olurken isin reklam boyutunun farklında olan bazı sporcular, onlara sponsorluk vermeyen markaların logolarını sprey boyalarla kapatarak markalara bedava reklam olanağı vermeyip, protesto etmesi ise gördüğümüz en ufak logonun bile önemini kanıtlıyor.
Biraz da marketing ve markalar açısından baktığımızda rakamlar şaşırtıcı boyutlara ulaşıyor. Dünyanın en büyük spor giyim marketi olan Amerika'da şu güne kadar en çok izlenmiş televizyon programının 2012 Londra Olimpiyatları olması işin boyutunun ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor. Tahmin edildiği gibi Olimpiyatlar artık bütün spor giyim markalarının aylar öncesinden dört gözle beklediği bir reklam/ sponsorluk platformuna dönüştü bile.
WGSN'in senior editörlerinden Veronica Hendry'nin de dediği gibi "Olimpiyatlar marka değerinizi yükseltmek için harika bir platform. Her şeyden önce uluslararası oluşu markalar için çok büyük avantajlar sağlıyor". Nike ve Adidas gibi spor giyimine yön veren iki markanın sponsorluklar için rekabeti de bu sene her zamankinden de heyecanlı geçiyor. Bu rekabette Nike'ın Olimpiyatlara özel çektiği 'Unlimited You' adlı kısa filminde Serena Williams, Zach Lavine ve Aaron Gordon gibi isimleri görebilirsiniz. 'Unlimited You' hem Nike'ı Olimpiyat dönemi rakiplerinden öne çıkarıyor, hem de normal reklamlarında pek de yapmadığı bir tarz olan farklı sporcu ve spor dallarını bir araya topluyor.
Olimpiyatlarda her spor modaya etki ederken, bazı sporlarda ise bu etkileşim daha güclü hissediliyor ve ister istemez bazı branşların kostümleri daha fazla ilgimizi çekiyor. Bu seneki Rio Olimpiyatlarında da modayla bağlantılarının en güçlü hissedileceği sporları aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:
Artistik Jimnastik
Rengarenk kıyafetleri, saçları, makyajları ve işlenmiş kıyafetleriyle Olimpiyatlarda en merak edilen kostümler Artistik Jimnastikçilere ait olmuştur hep. 'Leotard' adı verilen bir çeşit body giyen sporcular için pistte kostümlerinin ergonomik olması kadar dikkat çekiçi ve ışıltılı olması da olmazsa olmazlardan. Son yıllarda populerliği gittikçe artan bodysuitler hazır hala gündemdeyken , Olimpiyatların Artistik Jimnastik sporuyla etkilesimi belki de önümüzdeki günlerde modaya ilham verecek.
Binicilik
Belirli kıyafet kuralları dahilinde ve her zaman zamansız şıklık içinde yapılan binicilik ise, moda dünyasının bol miktarda ilham aldığı, ikonik parçalar oluşturmuş bir başka spor. Her zaman aristokrasiyle özdeşlemiş olan binicilik sporunu podyumda markalar tarafından sıklıkla yeniden uyarlanarak ve referans alınarak görmekteyiz.
Tenis
Olimpiyatlarda en çok takip edilen sporların başında gelir tenis. Geçtiğimiz ayki Moda ve Tenis ilişkisi yazısında olduğu gibi bu ikili arasındaki bağ daha 19. yüzyılda atılmıştır ve yıllar boyunca modanın merkezinde yer etmeyi başarmıştır. Olimpiyatlarda ise yine Wimbledon ve benzeri turnuvalarda olduğu gibi Serena Williams'ın, Rafael Nadal'ın ne giydiğini merak edip, bu isimleri marka işbirliklerinde görmeyi bekliyor olacağız.
Golf
Herkese hitap etmeyen bir spor olsa da Golf ve moda dünyası yakından bağlantılı olmuştur hep. Polo tshirtler, beyaz golf ayakkabıları, şapkalar ve eldivenler derken Golf'un moda aksesuarlarına olan ilhamı aslında şaşırtıcı boyutlarda.
2016 Rio Olimpiyatları, tam gaz devam ederken Olimpiyat ruhunun moda dünyasının bir çok farklı alanına etkilerini yaz başından beri hızla hisseder olduk. Rio 2016'nın bitmesine sayılı günler var ama Eylül ayında başlayacak olan moda haftalarında Olimpiyat etkileri göreceğimizi kuvvetle bekliyoruz. 2020 Tokyo Olimpiyatları içinse şimdiden markalar ve sporcular heyecanlanmaya basladı ve biliyoruz ki moda ve Olimpiyatlar arasındaki bağ artık kopması güç bir birliktelik. Artık ister spor yapalım, ister yapmayalım bu ikili arasındaki ilişki hepimizin kıyafet tercihleriyle iç içe yürüyor.
Gittikçe Büyüyen Mayo Endüstrisi
Gündemdeki mayo furyası her geçen gün büyürken; yeni yazımızda bu endüstrinin tarihinden baslayıp, çıkıştaki Türk mayo markalarına kadar günümüz mayo endüstrisini inceliyoruz.
Moda dergileri ve internet sitelerinde mayıs ayına adım atar atmaz ' Sezonun bikini modelleri' ve benzeri tarzda başlıklar ister istemez hepimizin dikkatini çekmiştir. Hep ziyaret ettğimiz hazır giyim markalarının da teker teker mayo koleksiyonlarına adım attığının da herkes farkında. Gerek sürekli kurulmakta olan mayo markaları olsun, gerekse hazır giyim markaların bu ürünlere yönelmesi olsun, mayo için rahatlıkla altın çağını yaşadığını söyleyebiliriz. Geçtiğimiz senenin Global Industry Analist rakamlarına göre toplam mayo endüstrisi 17.6 bilyon dolar ve bu rakam seneler içinde katlanarak büyüyor. Peki artık herkesin dolabından en az 1 adet bulunan bu parçalar nasıl oldu da tarih boyunca sadece deniz kıyafeti olmaktan çıkıp müthiş bir endüstriye dönüştü? Bu sene bikininin ortaya çıkışının 70. yılını kutlarken, mayo ve bikinilerin tarihine kısa bir göz atalım.
Mayoların çıkışı, aslında 1800'lerin başına dayanıyor. 1800'lerdeki sanayi devrimiyle birlikte özellikle Avrupa sosyetesi demiryollarını kullanarak tatil amaçlı deniz kenarına gitmesi mayo ihtiyacını doğuran en önemli faktör. Her ne kadar denize girmek 1800'lerde başlamış olsa da kadınların hem tenini göstermesi doğru bulunmadığından hem de üst tabakaya ait olduğunu belli etmek olan beyaz tenin koyulaşmasını önlemek gerektiğinden günümüz mayolarına hiç bir şekilde benzemeyen çok kapalı ama döneme göre nispeten daha bir rahatlık anlayışı sunan deniz kenarı elbiseleri giyilmeye başlanıyor.
Victoria döneminde ise kadınların kıyafetlerinin ne kadar kapalı olduğuna bakılmaksızın suya girerken görülmesi bir tabu olduğundan, özel tekerlekli kabinler kullanılıyordu.
1800'lerin ortaları hatta sonlarına yaklaşırken mayolar hala vücudun büyük bir kısmını kapamak zorundaydı fakat oryantal ilhamlı mayolar önceki dönemlere göre kadınlara bacaklarının alt kısmını açıkta bırakma özgürlüğünü tanıyor. 1910'lara geldiğimizde kadınlar mayo konusunda artık vücuda oturan ve nispeten daha açıkta bırakan parçalar giymekteydi.
Peki ya bikini? Bugün deniz kıyafeti denince hepimizin aklına mayodan daha önce gelen bikini 1946'ya kadar piyasada yoktu. Mayo yıllar içinde küçüldükçe, gittikçe vücudumuzun şeklini alırken Fransız Louis Renard ise Paris'te bir havuz davetinde ilk bikiniyi tanıtıyor. Bikininin tanıtımı için manken bulamayıp striptizci Micheline Bernardini'nin tanıtması dönemi için ne kadar bir şok faktörü olarak algılandığını gösteriyor; İtalya ve İspanya'da ahlaka aykırı bulunduğu gerekçesiyle yasaklanması da cabası.
Bikini ve mayolar tarih boyunca değişime uğrarken aklımızda bir çok ikonik görüntü de oluşturdu. 1950'lerde Brigitte Bardot'nun Cannes sahillerinde bikinisiyle dolaşması, 70'lerde Farrah Fawcett'in V yaka mayosu ve 80'lerde Pamela Anderson'ın kırımızı Baywatch mayosuyla verdiği pozlar hep zihnimizde kazınmış anlardandır.
Günümüze gelince ise mayo sadece denize girerken kullandığımız bir araç olmaktan çoktan çıktı. Özellikle yaz aylarında modayla ilgili haberler ve kaynaklarda istisnasız duyduğumuz neredeyse bu yaz sezonu için çanta ve ayakkabılar kadar önem taşıyan parçalara dönüştü. Stella Mccartney daha geçtiğimiz hafta mayo koleksiyonu çıkaracağını açıklaması; Kendall ve Kylie Jenner'ın yaz başına girerken çıkardıkları mayo markası olsun hepsi bu sektörün dinamikliliğini gösteren haberlerden.
Yurtdışını bırakıp, Türkiye'ye gelirsek bizde de durumun farklı olduğunu söyleyemeyiz. Mayo pazarı Türkiye için de sürekli gelişen ve gittikçe zorunlu bir plaj öğesinden plajda bir stil yaratmaya dönen bir parçayı simgeliyor ve tıpkı aynı yurtdışında olduğu gibi bizde de bir çok hazır giyim markası kendi mayo koleksiyonunu yapmaya başladı bile, bunlardan en önemlileri arasında Koton'u gösterebiliriz. Bir yandan büyük hazır giyimciler mayo-bikini koleksiyonuna yönelirken, bir yandan da epey bir Türk tasarımcı yeni mayo markalarını kuruyorlar. Son zamanlarda gözlemlediğimiz ve beğendiğimiz bazı Türk mayo markalarını aşağıda sıraladık.
OYE
2007 yılında Ayça ve Zeynep Sadıkoğlu kardeşler tarafından kurulan OYE( Open Your Eyes'ın kısaltması) Türk mayo markaları denince akla ilk gelenlerden. Türkiye'de imal edilen ama İtalyadan gelen kumaşlarla yapılan parçalar bugüne kadar Paris Hilton ve Jennifer Lopez gibi isimlerin üzerinde görüldü.
LILY AND ROSE
Lily and Rose, Roys Elhadef ve Liana Kalma tarafından 2012 yılında kuruldu. High-end bir mayo markası yaratmak amacıyla çıkan ikili, hem rahat hem de bol miktarda işçilik ve süsleme olan markalarıyla son yıllarda adlarından çok söz ettiriyorlar.
5th Position
Model Ezgi Bozkurt ve dansçı Buse Uğur tarafından İstanbul'da kurulan 5th position, 3 sezondur Türk mayo markalarında sıklıkla adı geçenlerden. İlhamını bale ve dans kültüründen alan 5th position, plajda hem şık görünürken rahatlığından ödün vermeyenler için doğru tercih.
MINIMAL VAMP
2014 yılında Elif Jazel Aydın tarafından kurulan Minimal Vamp, lüks deniz kıyafetlerini minimal bir tasarım anlayışıyla yorumluyor. Hem pastel tonları hem de bolca siyahın kullanıldığı Minimal Vamp'ta plajda şıklık için abartıya kaçmak gerekmediğini gösteriyor.
SIMPLE FOR YOU
Melis Şenel tarafından kurulmuş çiçeği burnunda mayo markası Simple For You, geçtiğimiz günlerde haberler kısmımızda Chiara Ferragni tarafından giyilmesiyle yer almıştı. 'Sunday Funday, Beach Please, Gym and Tonic' gibi eğlenceli sözleriyle slogan mayo konseptini hayatımıza getiriyor.
SAND& BLUE
Ceylin Türkkan tarafından kurulan Sand& Blue, İstanbul- New York arası kurulmuş bir marka. Egzotik tasarımlar ve sofistike kumaşların sıklıkla kullanıldığı Sand&Blue, yaz mevsimi hayranları için...
Gösterişli ve Gizemli Dünyasıyla Haute Couture
Tüm moda dünyasında gözler Paris'teki Haute Couture haftasını gösterirken, bu zamana kadar kafanızda olan nedir bu 'Haute Couture' gibi bir çok soruyu burda cevaplıyoruz
Haute Couture denince hepimizin aklına gösterişli kıyafetler, defileler ve yüksek fiyatlar geliyor ama gerçekte Haute Couture nedir? Bir Haute Couture parçanın fiyatı ne kadardır ve Haute Couture kimler alır? Hazır moda takvimimiz Paris Haute Couture haftasını gösterirken, gelin bu zamana kadar bu gösterişli ama gizemli dünya ile ilgili hep merak ettiklerinizi burada açıklayalım.
“Bir kıyafetin Haute Couture olarak tanımlanması için ne gerekir?”
İster inanın, ister inanmayın ama bu aslında yasal bir iş. Bir kıyafetin Haute Couture olarak etiketlenmesi için öncelikle Fransız Hükümeti tarafından korunan Haute Couture yasalarına uyması gerekiyor. Fédération Française de la Couture tarafından belirlenen birçok farklı kural var ama öncelikli kural tasarımcının kişiye özel hizmet vermesi. Diğer bir önemli kural ise, tasarımcının Paris’te en az 20 kişilik bir atölyeye sahip olması ve senede iki kere Couture defilesinde koleksiyonunu sergilemesi.
“Couture kıyafetler el emeğidir”
Bazı parçaların yapımı 700 saate kadar çıkabiliyor. Bir çok haute couture parçanın yapımında çok yoğun bir işleme, hassas kumaşlar ve el dikişi kullanıldığı için yapımları epey zahmetli.
“Haute Couture kıyafetlerin fiyatları ne kadardır?”
Günlük kıyafetler genelde 10,000 Euro'dan başlıyor, gece kıyafetlerinin başlangıç fiyatları ise yaklaşık 20,000 Euro.
“ Kimler Haute Couture alıyor?”
Dünya çapında yaklaşık 2,000 adet müşterisi var. Eskiden sadık müşteriler, Fransız asilleri ve sosyetesiydi ama günümüzde alıcılar Rusya, Arap Emirlikleri ve Çin gibi ülkelerden oluşuyor.
“Couture showları ne sıklıkla ve nerede oluyor?”
Yılda 2 kere, Paris'te Ocak ve Temmuz ayında olur. 2016 Moda Takvimi için tıklayın.
“Haute Couture’de olmazsa olmaz markalar hangileridir?”
Couture dünyasında Chanel, Christian Dior ve Valentino en bilinenlerindendir ama sıklıkla Zuhair Murad ve Victor&Rolf gibi katılımcı markalar da oluyor.
“Couture, tasarımcılar/markalar için bir para kaybı olarak görülüyor. Eğer gerçekten öyleyse bütün bunların anlamı nedir?"
Couture, markalar için bir çeşit uzun dönem yatırımdır o yüzden kısa zaman içinde kar etmek markaların couture koleksiyonları için baktıkları bir nokta değildir. Couture'de amaç markanın imajını yükseltmek, tasarımcıya yaratıcılığında özgürlük tanımak ve markaya prestij katmak.
"Peki tüm bunların bir önemi var mı?"
Aslında evet, hem de Couture şovlarının büyük bir önemi var. Öncelikle, Couture defileleri gelecek sezon hakkında ipucu ve baz oluşturan platformlardır. Ayrıca günümüzde modanın bu kadar hızlı aktığı bir dönemde couture çok daha özel bir yer oluşturuyor, bir çok ölmekte olan işleme ve dikiş tekniklerini de yaşatmaya destek oluyor. Son olarak da Couture şovlarında gördüğümüz bir sürü tasarım bir kaç sezon içinde hazır giyim markaları tarafından ilham alınarak hepimizin üzerinde görebileceği parçalara dönüşüyor.
*Bu yazı bir çeviridir yazının orjinali için tıklayınız
Yerli Moda Markalarından Yenilikçi Girişimler
Trendler ve alışveriş alışkanlıklarındaki değişim perakende sektöründeki markaları da etkisi altına aldı. Öyle ki artık markalar müşterilerinin her anında yanlarında olmayı hedefliyor. Bunun için de marka çizgilerini biraz genişleterek, farklı kişiler ve okazyonlara özel kapsül koleksiyonlar ya da yeni line’lar ekliyor. Bu konuda yol almış birkaç yerli markayı mercek altına yatırmaya ne dersiniz?
Trendler ve alışveriş alışkanlıklarındaki değişim perakende sektöründeki markaları da etkisi altına aldı. Öyle ki artık markalar müşterilerinin her anında yanlarında olmayı hedefliyor. Bunun için de marka çizgilerini biraz genişleterek, farklı kişiler ve okazyonlara özel kapsül koleksiyonlar ya da yeni line’lar ekliyor.
Aslında tüm ihtiyaçlara yanıt verebilen bir marka olmak günümüzde oldukça önemli! Düşündüğünüz zaman tek bir mağazaya girerek ofis kıyafetlerinizden tatil bavulunuza kadar her ihtiyacınızı bulma fikri size de mükemmel gelmiyor mu? İşte perakende sektöründeki bazı markalar da tam olarak bunun peşinde; her ihtiyaçta akla gelen ilk marka olmak!
Bu konuda yol almış birkaç yerli markayı ve bu konuda çalışma yapılabilecek en iyi ürün kategorilerini mercek altına yatırmaya ne dersiniz?
MARKALAR
KOTON
Bu işi en iyi yapabilenlerden birisi: Koton. Koton’un yıllar içerisindeki gelişimini düşündüğümüzde, bugün birçok farklı müşteriyi ve birçok farklı konsepti çatısı altında toplamayı çok iyi başarıyor. Sporda, tatilde ya da festivalde... Koton, özel koleksiyonlarıyla gittiğiniz her ortamda size farklı alternatifler sunuyor.
Sadece mekan değil konsept olarak da çeşitliliğe önem veren marka, her kiloda stil sahibi görünmenizi sağlayan büyük beden ürünlerinden çeşit çeşit denim modellerine, iç dünyanıza farklılık katacak iç çamaşırlarından, spor kıyafetlerine kadar birçok kulvarda yerini alıyor.
Tabii Koton’un bugün en çok tercih edilen markalardan biri olmasında; çeşitlilik kadar trendleri yakından takip eden tasarımlar sunması ve fiyat politikası açısından ulaşılabilir olmasının da payı büyük.
NETWORK
NetWork denince birçoğunuzun aklına elegan bir ofis stili geliyor olabilir ancak NetWork’te bu stilden çok daha fazlasının olduğunu söylemek mümkün. Koleksiyonlarında daha çok çalışan kesime uygun zamansız tasarımlara yer veren marka, artık gençleri de çekim alanına dahil ediyor. Bunun için farklı modellerin yer aldığı denim çeşitlerinden sezon trendlerine yön veren parçalara kadar birçok farklı tarzı markanın kendi çizgisinde yorumluyor.
Özellikle yaz sezonundaki etnik temalı ürünleri ve daha geniş bir çevreye ulaşan beachwear tasarımları da NetWork’ün hedef kitlesine farklı okazyonlara özel öneriler sunma çalışmalarından biri. Artık ofis stilinizin yanı sıra tatil bavulunuz için de NetWork’ü listenize ekleyebilirsiniz.
VAKKO
Bugün Türkiye’nin en önemli markalarından biri olan Vakko, köklerine sadık kalarak yenilikler sunma konusunda tam bir profesyonel. Gelinlik modellerinden Home koleksiyonuna kadar geniş bir ürün gamına sahip olan markanın klasik çizgisi modern yorumlarla buluşarak günümüze ayak uyduruyor.
ÜRÜN KATEGORİLERİ
PARTYWEAR
Davet sezonu geldiyse yeni abiye arayışına çıkmak kaçınılmaz! Durum böyle olunca markaların koleksiyonlarında yer verdikleri birkaç abiye elbise maalesef yetersiz kalıyor. İşte tam bu noktada farklı bir şeyler yapmak gerekiyor ki bugün birçok marka, özel tasarımcılar ya da popüler isimlerle bir araya gelerek kapsül koleksiyonlar oluşturuyor. İpekyol’un Zeynep Tosun işbirliğinden Adil Işık’ın Mert Aslan işbirliğine bu kategoride örnekleri çoğaltmak mümkün. İşte size yatırım yapılacak bir ürün grubu…
DENIM
Stil ikonlarından “denim” için, mevsimsiz ve zamansız oluşuyla bugün herkesin gardırobundaki en sevilen parça diyebiliriz. Sürekli yenilenen trendlerle form değiştirse de denim hep zirvede. İşte bu yüzden birçok marka denime ayrı bir yer ayırmayı unutmuyor. Bu konuda Moda Tutkusu’nun birkaç sezondur Love My Body için hazırladığı denim koleksiyonu en iyi örneklerden... Ayrıca daha genç kitleleri kendi müşteri potansiyeline katmak isteyen markalar için de denim koleksiyonlarının en iyi fikirlerden biri olduğunu söylemek mümkün.
BEACHWEAR
Yine yaz sezonu hareketlenen plaj modası markaların yakın markajına girdi bile. Eskiden Zeki Triko, Kom gibi markaların tekelinde olan plaj modası artık çok daha fazla kanaldan ulaşılabilir halde. Özellikle iç giyim markalarında yer alan ya da stiline güvendiğiniz ünlü kişilerin kendi markaları olarak oluşturdukları plaj koleksiyonları bu alanda rekabeti arttırıyor. Yerli markalardan Koton ve Penti bu işi en iyi yapanlardan biri diyebiliriz. Yine de markanıza küçük bir beachwear grubu eklemeniz sizi rakiplerinizden bir adım ileri taşıyabilir.
Yukardaki marka ve kategorileri çoğaltmanın mümkün olduğu şu dönemde, özünden ayrılmadan yenilikler peşinde koşan yerli markaların ve işbirliklerinin giderek artması dileğiyle...