Koza Genç Tasarımcılar Yarışması
Koza Genç Tasarımcılar yarışması, Türkiye’de yolu moda tasarımından geçen herkesin mutlaka duyduğu, sektöre yetenekli tasarımcı adaylarını tanıtan bir yarışmadır. Geçtiğimiz günlerde 24.sü yapılan yarışmayı izleyip, Türkiye’de ne kadar da gelecek vaadeden tasarımcı var deme şansımız oldu. Koza Genç Tasarımcılar yarışması, yıllardır İHKİB(İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği) tarafından destekleniyor ve sektörde sürdürülebilirliğin sağlanması açısından büyük önem taşıyor.
Yarışma jürisinde çıkış yapmak isteyen bir tasarımcıyı gerçekten etkileyecek isimler var. Ece Sükan, Mehtap Elaidi ve Hakan Yıldırım tarafından değerlendirilmek bir sürü tasarımcı adayı için çok büyük bir şans. İlk 3 finaliste para ödülü, Moda Tasarımcılar derneğine kaydolmak gibi fırsatlar sunulurken, 1.ye ise 1 sene yurtdışında moda tasarım bursu veriliyor. Yarışma sırasında önümüzdeki sene 25. yıl olacağı için özel ve sürprizlerle dolu bir yıl olacağı vurgulandı. Seneye katılıcak adaylar için rekabet her zamankinden de zorlu olacağa benziyor!
10 finalistin kuşkusuz hepsi de gerçekten yetenekliydi ve tasarıma duydukları tutku çok belirgindi ama kişisel olarak favorilerimi sıralamam gerekirse 2. seçilen Gökhan Yavaş’ın ‘#instaplastic’ adlı abartıya ve plastik hayatlara vurgu yaptığı koleksiyonu bunlardan biriydi.
İlk 3 arasına girememesine rağmen ‘Mülteciler’ isimli, kendine yeni bir hayat kurmaya çalışan kadınları yansıttığı koleksiyonu ile Kübra Akgünlü de başarılıydı. Özellikle de koleksiyonun ilham kaynağını öğrendikten sonra, tasarımları bana daha da anlamlı ve derin gelmeye başladı.
Serhun Yılmazgüç ise ‘Cadı’ adlı koleksiyonuyla gelecek vaadeden isimlerden biri olduğunu gösterdi.
Yarışmanın 3.sü Müge Aras koleksiyonunda güzel bir füzyon örneği sergiledi. Geleneksel Japon kıyafetlerinden ilham alıp Batı kültürüyle harmanladığı koleksiyonu 3. olurken; büyük bir çoğunluğun favorisi olan Tuğçe Demiran ise ‘ The Skin I Live In’ adlı koleksiyonuyla birinciliği aldı. Tüm finalistlerin hepsi göze çarpsa da, Tuğçe gerçekten birinciliği hakeden isim olduğunu kontrast renk ve materyalleri ve sıradışı silüetleri birlikte kullanarak ıspatladı. Tasarımlarının ilham noktasının Pedro Almodovar’ın ‘The skin I live in’ adlı filminden çıkış yaptığını anlatan Tuğçe, filmin gerilim dolu dünyasını koleksiyonuna başarılı bir şekilde adapte etmiş.
Aslında Koza’nın en önemli katkısı belki de bizlere Türkiye’nin tasarım anlamında gerçekten de yetenekli gençlere sahip olduğunu göstermesi oluyor. Eğer yetenek, doğru eğitim ve olanaklarla buluşursa, ülkemizden daha fazla uluslararası platformlarda boy gösterebilecek tasarımcı çıkacağından eminiz.