Gittikçe Büyüyen Mayo Endüstrisi
Gündemdeki mayo furyası her geçen gün büyürken; yeni yazımızda bu endüstrinin tarihinden baslayıp, çıkıştaki Türk mayo markalarına kadar günümüz mayo endüstrisini inceliyoruz.
Moda dergileri ve internet sitelerinde mayıs ayına adım atar atmaz ' Sezonun bikini modelleri' ve benzeri tarzda başlıklar ister istemez hepimizin dikkatini çekmiştir. Hep ziyaret ettğimiz hazır giyim markalarının da teker teker mayo koleksiyonlarına adım attığının da herkes farkında. Gerek sürekli kurulmakta olan mayo markaları olsun, gerekse hazır giyim markaların bu ürünlere yönelmesi olsun, mayo için rahatlıkla altın çağını yaşadığını söyleyebiliriz. Geçtiğimiz senenin Global Industry Analist rakamlarına göre toplam mayo endüstrisi 17.6 bilyon dolar ve bu rakam seneler içinde katlanarak büyüyor. Peki artık herkesin dolabından en az 1 adet bulunan bu parçalar nasıl oldu da tarih boyunca sadece deniz kıyafeti olmaktan çıkıp müthiş bir endüstriye dönüştü? Bu sene bikininin ortaya çıkışının 70. yılını kutlarken, mayo ve bikinilerin tarihine kısa bir göz atalım.
Mayoların çıkışı, aslında 1800'lerin başına dayanıyor. 1800'lerdeki sanayi devrimiyle birlikte özellikle Avrupa sosyetesi demiryollarını kullanarak tatil amaçlı deniz kenarına gitmesi mayo ihtiyacını doğuran en önemli faktör. Her ne kadar denize girmek 1800'lerde başlamış olsa da kadınların hem tenini göstermesi doğru bulunmadığından hem de üst tabakaya ait olduğunu belli etmek olan beyaz tenin koyulaşmasını önlemek gerektiğinden günümüz mayolarına hiç bir şekilde benzemeyen çok kapalı ama döneme göre nispeten daha bir rahatlık anlayışı sunan deniz kenarı elbiseleri giyilmeye başlanıyor.
Victoria döneminde ise kadınların kıyafetlerinin ne kadar kapalı olduğuna bakılmaksızın suya girerken görülmesi bir tabu olduğundan, özel tekerlekli kabinler kullanılıyordu.
1800'lerin ortaları hatta sonlarına yaklaşırken mayolar hala vücudun büyük bir kısmını kapamak zorundaydı fakat oryantal ilhamlı mayolar önceki dönemlere göre kadınlara bacaklarının alt kısmını açıkta bırakma özgürlüğünü tanıyor. 1910'lara geldiğimizde kadınlar mayo konusunda artık vücuda oturan ve nispeten daha açıkta bırakan parçalar giymekteydi.
Peki ya bikini? Bugün deniz kıyafeti denince hepimizin aklına mayodan daha önce gelen bikini 1946'ya kadar piyasada yoktu. Mayo yıllar içinde küçüldükçe, gittikçe vücudumuzun şeklini alırken Fransız Louis Renard ise Paris'te bir havuz davetinde ilk bikiniyi tanıtıyor. Bikininin tanıtımı için manken bulamayıp striptizci Micheline Bernardini'nin tanıtması dönemi için ne kadar bir şok faktörü olarak algılandığını gösteriyor; İtalya ve İspanya'da ahlaka aykırı bulunduğu gerekçesiyle yasaklanması da cabası.
Bikini ve mayolar tarih boyunca değişime uğrarken aklımızda bir çok ikonik görüntü de oluşturdu. 1950'lerde Brigitte Bardot'nun Cannes sahillerinde bikinisiyle dolaşması, 70'lerde Farrah Fawcett'in V yaka mayosu ve 80'lerde Pamela Anderson'ın kırımızı Baywatch mayosuyla verdiği pozlar hep zihnimizde kazınmış anlardandır.
Günümüze gelince ise mayo sadece denize girerken kullandığımız bir araç olmaktan çoktan çıktı. Özellikle yaz aylarında modayla ilgili haberler ve kaynaklarda istisnasız duyduğumuz neredeyse bu yaz sezonu için çanta ve ayakkabılar kadar önem taşıyan parçalara dönüştü. Stella Mccartney daha geçtiğimiz hafta mayo koleksiyonu çıkaracağını açıklaması; Kendall ve Kylie Jenner'ın yaz başına girerken çıkardıkları mayo markası olsun hepsi bu sektörün dinamikliliğini gösteren haberlerden.
Yurtdışını bırakıp, Türkiye'ye gelirsek bizde de durumun farklı olduğunu söyleyemeyiz. Mayo pazarı Türkiye için de sürekli gelişen ve gittikçe zorunlu bir plaj öğesinden plajda bir stil yaratmaya dönen bir parçayı simgeliyor ve tıpkı aynı yurtdışında olduğu gibi bizde de bir çok hazır giyim markası kendi mayo koleksiyonunu yapmaya başladı bile, bunlardan en önemlileri arasında Koton'u gösterebiliriz. Bir yandan büyük hazır giyimciler mayo-bikini koleksiyonuna yönelirken, bir yandan da epey bir Türk tasarımcı yeni mayo markalarını kuruyorlar. Son zamanlarda gözlemlediğimiz ve beğendiğimiz bazı Türk mayo markalarını aşağıda sıraladık.
OYE
2007 yılında Ayça ve Zeynep Sadıkoğlu kardeşler tarafından kurulan OYE( Open Your Eyes'ın kısaltması) Türk mayo markaları denince akla ilk gelenlerden. Türkiye'de imal edilen ama İtalyadan gelen kumaşlarla yapılan parçalar bugüne kadar Paris Hilton ve Jennifer Lopez gibi isimlerin üzerinde görüldü.
LILY AND ROSE
Lily and Rose, Roys Elhadef ve Liana Kalma tarafından 2012 yılında kuruldu. High-end bir mayo markası yaratmak amacıyla çıkan ikili, hem rahat hem de bol miktarda işçilik ve süsleme olan markalarıyla son yıllarda adlarından çok söz ettiriyorlar.
5th Position
Model Ezgi Bozkurt ve dansçı Buse Uğur tarafından İstanbul'da kurulan 5th position, 3 sezondur Türk mayo markalarında sıklıkla adı geçenlerden. İlhamını bale ve dans kültüründen alan 5th position, plajda hem şık görünürken rahatlığından ödün vermeyenler için doğru tercih.
MINIMAL VAMP
2014 yılında Elif Jazel Aydın tarafından kurulan Minimal Vamp, lüks deniz kıyafetlerini minimal bir tasarım anlayışıyla yorumluyor. Hem pastel tonları hem de bolca siyahın kullanıldığı Minimal Vamp'ta plajda şıklık için abartıya kaçmak gerekmediğini gösteriyor.
SIMPLE FOR YOU
Melis Şenel tarafından kurulmuş çiçeği burnunda mayo markası Simple For You, geçtiğimiz günlerde haberler kısmımızda Chiara Ferragni tarafından giyilmesiyle yer almıştı. 'Sunday Funday, Beach Please, Gym and Tonic' gibi eğlenceli sözleriyle slogan mayo konseptini hayatımıza getiriyor.
SAND& BLUE
Ceylin Türkkan tarafından kurulan Sand& Blue, İstanbul- New York arası kurulmuş bir marka. Egzotik tasarımlar ve sofistike kumaşların sıklıkla kullanıldığı Sand&Blue, yaz mevsimi hayranları için...
Gösterişli ve Gizemli Dünyasıyla Haute Couture
Tüm moda dünyasında gözler Paris'teki Haute Couture haftasını gösterirken, bu zamana kadar kafanızda olan nedir bu 'Haute Couture' gibi bir çok soruyu burda cevaplıyoruz
Haute Couture denince hepimizin aklına gösterişli kıyafetler, defileler ve yüksek fiyatlar geliyor ama gerçekte Haute Couture nedir? Bir Haute Couture parçanın fiyatı ne kadardır ve Haute Couture kimler alır? Hazır moda takvimimiz Paris Haute Couture haftasını gösterirken, gelin bu zamana kadar bu gösterişli ama gizemli dünya ile ilgili hep merak ettiklerinizi burada açıklayalım.
“Bir kıyafetin Haute Couture olarak tanımlanması için ne gerekir?”
İster inanın, ister inanmayın ama bu aslında yasal bir iş. Bir kıyafetin Haute Couture olarak etiketlenmesi için öncelikle Fransız Hükümeti tarafından korunan Haute Couture yasalarına uyması gerekiyor. Fédération Française de la Couture tarafından belirlenen birçok farklı kural var ama öncelikli kural tasarımcının kişiye özel hizmet vermesi. Diğer bir önemli kural ise, tasarımcının Paris’te en az 20 kişilik bir atölyeye sahip olması ve senede iki kere Couture defilesinde koleksiyonunu sergilemesi.
“Couture kıyafetler el emeğidir”
Bazı parçaların yapımı 700 saate kadar çıkabiliyor. Bir çok haute couture parçanın yapımında çok yoğun bir işleme, hassas kumaşlar ve el dikişi kullanıldığı için yapımları epey zahmetli.
“Haute Couture kıyafetlerin fiyatları ne kadardır?”
Günlük kıyafetler genelde 10,000 Euro'dan başlıyor, gece kıyafetlerinin başlangıç fiyatları ise yaklaşık 20,000 Euro.
“ Kimler Haute Couture alıyor?”
Dünya çapında yaklaşık 2,000 adet müşterisi var. Eskiden sadık müşteriler, Fransız asilleri ve sosyetesiydi ama günümüzde alıcılar Rusya, Arap Emirlikleri ve Çin gibi ülkelerden oluşuyor.
“Couture showları ne sıklıkla ve nerede oluyor?”
Yılda 2 kere, Paris'te Ocak ve Temmuz ayında olur. 2016 Moda Takvimi için tıklayın.
“Haute Couture’de olmazsa olmaz markalar hangileridir?”
Couture dünyasında Chanel, Christian Dior ve Valentino en bilinenlerindendir ama sıklıkla Zuhair Murad ve Victor&Rolf gibi katılımcı markalar da oluyor.
“Couture, tasarımcılar/markalar için bir para kaybı olarak görülüyor. Eğer gerçekten öyleyse bütün bunların anlamı nedir?"
Couture, markalar için bir çeşit uzun dönem yatırımdır o yüzden kısa zaman içinde kar etmek markaların couture koleksiyonları için baktıkları bir nokta değildir. Couture'de amaç markanın imajını yükseltmek, tasarımcıya yaratıcılığında özgürlük tanımak ve markaya prestij katmak.
"Peki tüm bunların bir önemi var mı?"
Aslında evet, hem de Couture şovlarının büyük bir önemi var. Öncelikle, Couture defileleri gelecek sezon hakkında ipucu ve baz oluşturan platformlardır. Ayrıca günümüzde modanın bu kadar hızlı aktığı bir dönemde couture çok daha özel bir yer oluşturuyor, bir çok ölmekte olan işleme ve dikiş tekniklerini de yaşatmaya destek oluyor. Son olarak da Couture şovlarında gördüğümüz bir sürü tasarım bir kaç sezon içinde hazır giyim markaları tarafından ilham alınarak hepimizin üzerinde görebileceği parçalara dönüşüyor.
*Bu yazı bir çeviridir yazının orjinali için tıklayınız