Türkiye’de Moda Konuşabilmek
Günlerdir düşünüyorum bu hafta ne yazsam diye. Her ne kadar kendimi ve kafamı meşgul tutmak için uğraşıp içerik yaratmaya çalışsam da içimdeki umutsuzluğu bastıramıyorum. Neden yazamıyorum, neden tıkandım diye düşünürken, bunun üzerine yazmaya karar verdim.
Lüks üzerine, lüksün Türkiye’de ne anlama geldiğini düşündükçe anladım ki, bu ülkede moda üzerine konuşabilmek, yaratabilmek bile bir lüks.
Bu ülkede yaşamak, sadece “yaşamak” gün geçtikçe daha da zorlaşmaya başladı. Mutluluğa sıra gelmeyen bir gündeme gözümüzü açıyoruz her sabah. Kalabalığa girmek, metroya binmek, işlek yollardan geçmek hepimizin hayatında bir karar aşaması, bir dönüm noktasına dönüşür oldu.
Sığ bakıldığında sadece şov dünyası gibi görünen moda ve tekstil dünyası, buzdağının altında çok daha derin. Bu bir endüstri, hem de yüzbinlerce çalışanı , ülkenin önemli geçim kaynaklarından biri, milyar dolarlık ihracat kapasitesi olan koca bir endüstri.
Ülkede sorunlar olduğunda ilk üstü çizilen her zaman moda. Defileler, koleksiyon tanıtımları iptal oluyor; iptal etmeyenin de vay haline! Defile bir markanın reklamı, vitrini. Kendi gösterebilmesi, daha fazla üretebilmesi için şansı. Bu ülkede tekstil üzerine kurulmuş hayatlar var. Ürettikçe, büyüttükçe güzelleşen. Peki bir gömlek, bir etek diye gördüğümüz ürünlerin arkasında binlerce kişinin emeği olduğunu bildiğim halde moda üzerine konuşurken ben kendimi neden hala kötü hissediyorum?
Tüm bu acı, tahammül edilemez olaylar yaşanırken, bir yandan akmaya çalışan bir hayat, bir dünya var ve çoğumuz, özellikle moda sektöründe çalışmaya çalışan insanlar olarak araftayız. “Herşeye rağmen” diyip doğru bildiğimizi yapmaya devam ettikçe , kolaylıkla ayıplanabiliyoruz.
Peki benim bu düşünceleri kafamdan atmak için neye ihtiyacım var? Umuda. Umut edebilmem için özgürleşmem; özgürleşebilmem için yaratmam, üretmem lazım.
Tüm bunlara rağmen, Türkiye’yi bırakıp gitmeyen, bu topraklara katma değer sağlamaya çalışan, ülkenin adını başarılarıyla duyurmak için gece gündüz uğraşan, dikimcisinden tasarımcısına, kumaşçısından medyacısına kadar herkesin azmi takdire şayan.
Bu sefer Moda Haftası’nın iptal edilmemesi de bir nebze umut verici. Her ne kadar “elalem ne der” korkusuyla defileye çıkmaktan vazgeçenler olsa da; sektörün tek yürek olması, tek açıklamayla birlik içinde basının karşısına çıkmaları, defilelerde gösterilen duyarlılık, gerçekten çok güzel.
Korkusuzca üretebildiğimiz ve sırf bu yüzden kınanmadığımız umut dolu yarınlar görebilmek dileğiyle..
Sevgi ÇATKIN