polimoda, moda eğitimi Asli Ozbek polimoda, moda eğitimi Asli Ozbek

Doğru moda okulunu seçmek için öneriler

Temsilcisi olduğumuz Polimoda'nın stratejik danışmanı Linda Loppa'dan moda okulu seçimizi kolaylaştırıcak öneriler...

Moda sektöründe kariyere açılan kapının anahtarı tasarım ruhu ile yönetimsel becerileri aynı oranda geliştirebilmek. Business of Fashion sitesinin 2016 yılı en iyi moda okulları listesinde ilk 10'a girmeyi başaran tek İtalyan okulu olan Polimoda'nın da sırrı bunu başarmasında. 

Bu sıralama belirlenirken, okulların reputasyonu, sektördeki etkisi, eğitimin kalitesi, öğrencilerin memnuniyeti, mezunların global arenadaki başarısı ve işe girme oranları göz önüne alınıyor. Bu sonuncusu en önemlisi, çünkü eğitim almanın başlıca amacı sektöre girebilmek.

Polimoda'nın stratejik danışmanı Linda Loppa'nın da dediği gibi, sektörün tasarım ve yönetim arasındaki bariyerleri aşmaya ihtiyacı var. Ancak bu şekilde öğrenciler de vizyoner bir düşünce şekliyle sektöre atılıp endüstrinin içinde kendilerine yer bulabilirler. Özetle, hayal dünyası bir yana, önemli olan sektörün bugünü ve yarınını anlayabilen ve kendini buna göre konumlayabilen profesyoneller yetiştirmek.

İşte bu nedenle, İtalya'dan sıralamada ilk 10'a giren tek okul Polimoda'nın Direktörü Danilo Venturi'ye sorduk: Okul seçiminde önem verilmesi gereken kriterler nelerdir? İşte Venturi'nin cevapları.

1. Sektör ilişkileri

İyi bir eğitim sektörden bağımsız olamaz. Okul seçmeden önce aşağıdaki sorulara cevap arayın: 

  • Bu okulun sektörle ilişkisi nasıl?
  • Eğitim programları sektördeki gelişmelere ayak uyduruyor mu?
  • Okul moda sektörünün etkili kişileri ile ilişki içinde mi?
  • Okul öğrencilerine sektöre yönelik projeler yapma ve iş hayatından kişilerle tanışma fırsatı veriyor mu? 

2. Global sıralamalardaki yeri

Her yıl Business of Fashion gibi birçok saygın yayın organı en iyi moda okullarını seçiyor. Bu listeleri mutlaka incelemek fakat kriterlerin şeffaf, sonuçların da güvenilir olduğundan emin olmak gerekli. (Business of fashion listesi için tıklayın)

3. Eğitmenlerinin sektördeki tecrübesi

Bir okulun en büyük değeri eğitmen kadrosu. Özellikle moda sektöründe eğitmenlerin sektörde tecrübe kazanmış insanlar olması ve sektöre özel konularda özgün içerik yaratmaları çok önemli. Bu okul için büyük bir katma değer ve de eğitmenin profesyonel geçmişi ile direk olarak alakalı. 

4. Okulun etkinliklerine katılmak

Momenting the memento - Polimoda conference 2015

Neredeyse tüm okullar herkese açık olan "Open day" dediğimiz etkinlikler yapıyor. Bir okulda okumaya karar vermeden önce bu etkinliklere katılmak, hem okulun atmosferini, hem eğitmenlerini hem de öğrencilerini tanımak çok önemli. Ayrıca, okulların yaptıkları etkinlikler okulun ruhunu anlamak için oldukça yararlı. 

5. Uzmanlarla buluşmalar 

Başvurmayı planladığınız okul sektör uzmanları ile etkinlikler yapıyor mu? Onları konuk hoca olarak davet ediyor mu? Eğitimler kurumlarda ya da fuarlarda tecrübe edinme fırsatı veriyor mu? Moda dünyasında çalışmak için sektörel bilgi ve deneyim olmazsa olmazdır. Bu nedenle okulların aktif tecrübe fırsatı sunması çok önemli. 

6. Mezunların global yarışmalardaki varlığı

Polimoda Villa Favard

Bir okulun mezunları okulun verdiği eğitim ve imkanların en önemli kanıtlarıdır. Bu nedenle global yarışmaları izlemek ve birincilerinin hangi okullardan mezun olduğunu arastırmak çok yararlı olur. Okulunuzu çoktan seçtiğinizi düşünseniz bile , mezunlarının başarılarını arastırmadan son kararı vermeyin.

7. Tavsiyeleri dinlemek

Her ne kadar kişisel kararları sağlıklı verdiğinizden emin olsanız da, konusunda uzman, sektörde tecrübeli, insan ilişkilerinde başarılı ve sizi dinlemeye istekli kişilerden görüş almanız tavsiye edilir. Bu tür destek programları karar sürecinde göz önünde bulundurulmalı. 

8. İş imkanları

Git gide daha zor ve seçici olan bir sektörde eğitim almaya karar vermeden önce gelecek vaadeden profesyonel alanları araştırmak çok gereklidir. Moda sektöründe kariyer planları yapmadan önce yükselen meslekler ve aranan profiller ile ilgili bilgi edinin. Moda dünyası sadece stilist veya yönetici aramıyor, sunduğu imkanlar oldukça geniş, özellikle yeni figürler, Kreatif Direktör gibi, yaratıcılık ve business arasında bir dengede duruyor.

9. Mezunlardan oluşan global bir ağ

Artık hayatlarımız globalleşti ve moda dünyası git gide daha uluslararası hale geliyor. Sadece markalar değil aynı zamanda ekipler de farklı kültürlerden gelen kişilerden olusuyor. Bu durumda, farklı ülkelerden gelen gençlerden oluşan ve çok kültürlü bir ortam sunan okulların önemi artıyor. Ayrıca okulların global şirketlerde önemli pozisyonlarda çalışan bir mezun ağı olması değer biçilemez bir şey.

10. Güçlü bir kimlik

Son olarak, bir okulun seçiminde okulun kimliğinin, etiğinin, stil ve imajının önemi büyük. Okulun sitesinin incelenmesi, yöneticileri ile röportajların dikkatlice okunması, sosyal medya kanallarının takip edilmesi okulun dili ve kimliğinin anlaşılması için çok önemli. Ancak bu şekilde okulun kimliği ile kendi kimliğinizin örtüştüğünden emin olabilirsiniz. 

Bu yazı Vanity Fair Italya'da yayınlanan yazının tercümesidir. Orjinali için tıklayın. 

Read More
moda eğitimi Guest User moda eğitimi Guest User

Londra'da Moda Okumak: London College of Fashion

İngiltere'nin en önemli moda okullarından olan London College of Fashion'ı mezunlarından Eda Binark tarafından daha yakından tanımaya ne dersiniz?

London College of Fashion-Lcf-, İngiltere'de Central Saint Martins ve Royal College of Art'la birlikte ülke içindeki en söz sahibi moda bölümlerine sahip okullardan.  2008 yılında Foundation okumakla başladığım London College of Fashion'da, daha sonra sırayla Fashion Design& Development lisans programı, Fashion Management Graduate Diploma programı ve son olarak da Strategic Fashion Management yüksek lisans programını tamamladım. Lcf ve moda okumakla ilgili kendi deneyimlerimi aşağıdaki gibi özetleyebilirim.

 

Kampüs

Lcf, Londranın tam merkezinde 5 farklı yere konumlanmış bir üniversitedir. Lcf’te kampüs hayatı beklemeyin, okul şehrin 5 farklı yerine konumlanmış binalardan oluşmaktadır, okulun yurtları da şehrin 7 farklı noktasına dağılmış şekilde; yani Amerikan üniversitelerinde olduğu gibi hayatınızı okulun kampüsü içinde geçirmiyorsunuz. Londra’da çok eğlenceli ve büyük bir şehir olduğu için okuldaki herkes ders bitince kendi hayatına dönüyor. 

Foundation öğrencileri başka bir binada, tasarım öğrencileri başka, business ve kozmetik öğrencileri için 2 ayrı bina ve son olarak da medya ve gazetecilik öğrencileri içinse ayrı bir bina bulunmakta.

 

London College of Fashion, diğer 5 okul ile birlikte University of the Arts London’ın parçası. University of the Arts London’a dahil olan diğer okullar ise Central Saint Martins, London College of Communication, Wimbledon College of Art&Design, Camberwell College of Art & Design ve Chelsea College of Art& Design. Bu okulların hepsi birbiriyle kardeş okul gibi yönetiliyor. Tek bir kimlik kartıyla hepsinin kampüsü ve kütüphanesinden faydalanabiliyorsunuz. 

                                                Lcf Oxford Street Kampüsü Terası

İngiliz Eğitim Sistemi

-İngiltere’de üniversiteler 3 sömestr, Eylül- Aralık kış dönemi; Ocak-Mart bahar dönemi; Nisan-Temmuz yaz dönemi. Her dönem farklı dersler alıp, dönem sonunda her dersle ilgili geçmek için proje yapmanız şart. London College of Fashion’da sınav sistemi yoktur. Her bölüm/ders bir çok farklı proje odaklıdır- projelerinizle dersleri geçersiniz.

-İngiltere’de üniversiteler 3 senelik ama çoğu okul 3 seneye girmeden önce bir Foundation yani bir çeşit hazırlık yılı okumanızı istiyorlar. London College of Fashion için ise tüm lisans bölümlerine kabul almadan önce Foundation Diploma in Art& Design adlı bölümü iyi bir not ortalamasıyla bitirmek şart. 

-Foundation denilen sene 1 senelik bir çeşit tasarıma giriş, sanata giriş gibi temel resim ve sanat eğitimi aldığınız bir sene. Türkiye ve yurtdışındaki üniversitelerin Güzel Sanatlar Fakültelerinde 1. sınıfta aldığınız dersleri, İngiltere’de Foundation’da alıyorsunuz. Bu seneyi başarılı bir şekilde bitirmeniz Lcf’te bir lisans programında yerinizin garanti olduğu anlamına gelmiyor. Okulda okurken yeniden bir portfolyo hazırlayıp, referanslarınızı toplayıp istediğiniz bölüme başvurmanız gerekiyor.

Foundation biraz lise sistemi gibidir, haftanın 5 günü sabah 9’da başlamak üzere akşam 4:30’a kadar derslere girer, haftasonu da tatil yaparsınız.Foundation çok rekabetli bir sene, herkes bir lisans programına girmeye çalışıp bir nevi birbirinin rakibi olduğu için yakın dostluklar beklemeyin; bol rekabet, kıskançlık dolu stresli bir sene.

Tüm Lcf deneyimim de söyleyebilirim ki resim ve çizim yeteneğinin en önemli olduğu ve ön plana çıktığı yıl Foundation’dı. 

İngiliz eğitim sistemi öğrencinin kendi araştırıp, deneyip yanılarak öğrenmesini hedefler yani tüm bilgileri ders sırasında hoca tarafından öğreneceğinizi sanmayın. 

Lcf’te okurken ister business, ister tasarım sınıf arkadaşlarımın hepsi açık görüşlü, araştırmayı ve sanat/modayı takip eden insanlardı. Her hangi bir sanat galerisine gitme fikri hepsine keyif verirken, kitap okuma, müze gezme gibi eylemler gündelik hayatlarının bir parçasıydılar. Lcf özellikle moda dışında da ne okuyorsanız okuyun sanat, mimari gibi alanlarda kendinizi geliştirmenize çok önem verir. Foundation öğrencisiyken her hafta şehirdeki bir sergi/galeri/ müze gezmemiz ve gezdikten sonra sergi hakkındaki fikirlerimizi Reflective Journal diye bir deftere yazmamız zorunluydu. Bu defterler her ay toplanır tutor diye adlandırılan hocalarımız tarafından kontrol edilirdi. 

Okulda Hayat

 

Lcf'de öğrenci olacaksanız öncelikle topluluk önünde rahatça konuşabilmeniz gerekiyor. Yaptıklarınız, fikirleriniz ve düşüncelerinizi topluluk içinde anlatmaktan çekinmemeniz lazım  çünkü sürekli sayısı 20 ile 150 kişi arası değişen grupların önüne çıkıp sıklıkla sunum yapmanız gerekiyor. Foundation yılında bir hocamın söylediği gibi " Eğer fikirlerin/ isin hakkında rahat konusamıyorsanız branş değiştirin. Modada utangaç insanlara yer yok"

 

Eleştirileri kişisel olarak algılamamanız çok önemli. Özellikle tasarım okurken hepimiz  ağır bir şekilde tüm sınıfın önünde hocalarımız tarafından eleştirildik. Bu yaptıkların rezalet, çöp diyip atan hocanın tepkisine ağlamamanız gerektiğini, kendinizi geliştirmeniz gerektiğini zaman içinde öğreniyorsunuz. 

 

Lcf derse devamlılık konusunda çok katıdır. Devam oranınız yüzde 80’inaltına düşerse evinize kağıt gönderiyorlar, 3. kağıtta vizeniz iptal olup, okuldan atılıyorsunuz. Derslerin hepsinde yoklama var ve yoklamalar öğrenciler birbirinin adına imza atmasın diye yazılı değil hoca tarafından sesli yapılıyor. Hocalar tüm öğrencileri tanıyor. 

Hocalar aslında yardımseverler. Eğer siz derslere eksiksiz katılan, ödevleri yapan, soru soran, derse katılımcı bir öğrenciyseniz size boş zamanlarında fikir vermek, yardım etmekten mutluluk duyarlar ama katılımınız düşük, istenilen görevleri yapmayan biriyseniz hocaya atıcağınız bir soru e-postasında ‘Eğer bunu merak ediyorsan, o derse katılsaydın, senin sorunun’ adlı bir cevapla karşılaşmanız olası. 

 Lcf’te hocalara ismiyle sesleniyorsunuz. Sizden yaşça büyük rektöre bile Mr veya Professor derseniz size garip garip bakarlar. 

Her derste mutlaka en az 3 öğrenci sunum yapar.

Lcf’te gerçekten de dünyanın dört bir yanından insan var. Master sınıfımda Çinli, Rus, Amerikalı, Fransız, Senegalli, Yunanlı, Hintli gibi dünyanın dört bir yanından insanlar vardı. 

Lcf’te bir projeden geçer not alamazsanız Referral diye adlandırılan yani o projeyi tekrardan yapmanız gereken bir uyarı alıyorsunuz. Size yaklaşık 1.5-2 ay sunuluyor yeniden yapmanız için; eğer 2. tesliminizde yine geçer not alamazsanız, o seneyi tekrarlamak durumundasınız veya Master öğrencisiyseniz mezun olamayıp, tekrardan tüm Master derslerini vermek zorunda kalıyorsunuz

 Lcf’te nerdeyse her hafta bir konuk konuşmacı geliyor. Jimmy Choo’dan, editörlere, üst düzey satın almacılara ve moda fotoğrafcılarına  kadar tüm öğrencilerin bu konuşmalara katılması tavsiye ediliyor. 

 

Lcf bir moda okulu olduğu için modanın her alanıyla ilgili bir lisans/ yüksek lisans bölümü mevcut.  Ben lisansta Fashion Design&Development okudum. Daha çok hazır giyim sektörüne yönelik moda tasarım ama sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir hazır giyim markalarıyla ilgili bir çok proje de yapıldı. Yaratıcılık ile ilgili derslerin yanı sıra oldukça teknik dersler de alıyorsunuz: Kalıp çıkarma, dikiş, drapaj, farklı makinaları kullanma, ütü bol bol karşınıza çıkanlardan. 

 

      Tasarım Okumak

-Tasarım okuyacaksanız sketchbook’a alışsanız iyi ederseniz. Yaklaşık 4 yıl boyunca sayısız kere sketchbook hazırlayacak ve her gün bu kelimeyi duyacaksınız. 

Tasarım okumanın ekstradan bir çok maliyeti oluyor. Sketchbooklar, kumaşlar, resim malzemeleri - özellikle de final koleksiyonunuzu hazırlarken kumaşa verdiğiniz paraya şaşırabilirsiniz.

Lcf’te bir çok bölüme bağlı olarak bir çok farklı tipten öğrenci var. Modaya tutku duyup dikiş dikmekten keyif alan ama tasarıma, yeni şeyler üretmek konusu benlik değil diyenler Lisans Bespoke Tailoring bölümüne yönlenirken, Çizim yapmak istiyorum ama dikiş dikmek istemiyorum diyenler ise Fashion İllustration bölümüne yönlendiriliyor.

Türkiye’de sanılanın aksine, London College of Fashion Moda Tasarımı okurken çizimin çok da önemli olmadığını düşünür. Lcf’e göre bir tasarımcının harika resim yapmasının, çok güzel portre çizmesinin bir anlamı yok. Hem modaya ilgi duyan hem de harika çizim yapanları ise zaten Fashion İllustration adlı bölüme yönlendirir. Lcf bir tasarımcının çizim yapmasının sadece fikirlerini kağıda geçirebilmek açısından önem taşıdığı düşünür. Lcf e göre önemli olan çizimin ne kadar güzel olup olmadığı değil, kişinin ne kadar yaratıcı olduğudur ve bir şeyden ilham alıp ona farklı şeyler katıp fikirleri geliştirip geliştiremediğidir. 

Tasarım okurken bol bol “design critic” adlı derse girersiniz. Bir masada sınıf arkadaşlarınız ve hocalarınızın oturduğu bir yerde herkes tek tek kendi projesini, ilham kaynaklarını ve çizimlerini gösterir. Saçmalamaktan korkmayın ama eleştiriye de açık olun. 

Moda Yönetimi/ Moda Pazarlaması Okumak

Yüksek lisansa girmeden önce iş deneyimim yeteri kadar uzun olmadığından ve lisansta tasarım okuduğumdan bir sene Graduate Diploma in Fashion Management- GD- diye yüksek lisansa hazırlayan bir sene okudum.  GD sınıfımda, arkadaşlarımın hepsi lisansta tasarım, hukuk, mühendislik gibi branşlar okumuş ama moda sektörünün business kısmında çalışmak isteyen insanlardı. Graduate Diploma size marketing nedir, moda endüstrisi nedirden başlayarak modanın business kısmına giriş kısmını yogun bir programla bir senede veriyor. 

Graduate Diplomadan sonra yüksek lisans daha farklı bir sistemle işliyor ve süresi daha uzun. Graduate Diplomada Visual Merchandisingden, Marketing’e kadar daha genel ama daha basit seviyede bir eğitim alıyorsunuz. Masterlar ise daha konusunda uzman ve daha detaycı gelişmiş bir eğitim veriyor. Örnek vermem gerekirse GD marketingin tanımını yapmaktan başlatırken, yüksek lisans ise  bazı teorileri ve temel bilgileri bildiğinizi varsayarak yenilerine odaklanıyor. 

Moda yönetimi/pazarlama okurken, hoca size önümüzdeki derste konunun ne olacağını söyler, okunması gereken case study’i, cevaplanacak önemli soruları e-posta atar, kitaplarda okumanız gereken bölümleri belirtip, bir sonraki derste kimlerin o konuyla ilgili sunum yapacağını söyler. Derse istenilenleri yapmadan gelirseniz konuyu anlamanız çok zor olacaktır. 

Moda tasarımı okurken bitirmek için bir koleksiyon hazırlamanız gerekiyor. Graduate Diploma'da bir yarı tez yazıyorsunuz, yüksek lisans da ise ister pratik odaklı bir tez istersenizse teorik odaklı bir tez yazmanız gerekiyor. Graduate Diploma'da benim tez konum duyulara dayalı marketingdi- özellikle de perakendede koku duyusuna odaklanmıştım. Yüksek Lisans tezimde ise hazır giyim markaları ve Youtube arasındaki ilişkiyi araştırmıştım. 

Benim Lcf deneyimlerim kısaca böyleyken, hazır üniversite tercih döneminde University of the Arts London'ın son sınıf öğrencilerine sorarak çektiği " Üniversiteye yeniden başlayacak olsanız kendinize ne önerisi verirsiniz?" videosunu aşağıda sizlere ekliyoruz.

 

 

Read More
polimoda, moda eğitimi Guest User polimoda, moda eğitimi Guest User

Polimoda Tasarım ve Business Bölümlerini Birleştirerek Gittikçe Büyüyor

Polimoda son günlerde atakta. yenilenen yönetim kadrosunun da etkisiyle Floransa’nın ünlü moda okulu Polimoda, moda sektöründe daha da etkili olmayı planlıyor. 

 

Temsilcisi olduğumuz Polimoda son günlerde atakta. yenilenen yönetim kadrosunun da etkisiyle Floransa’nın ünlü moda okulu Polimoda, moda sektöründe daha da etkili olmayı planlıyor. Ocak ayından beri okulun Rektörlüğünü üstlenen Danilo Venturi,  moda’nın hem business hem de tasarım bölümlerini birleştirdiklerini söylüyor. Venturi’ye göre artık bu sektörde çalışmak için eklektik olmak gerektiğini söylüyor; yani artık bir sanat yönetmeninin sadece yaratıcı olması yeterli değil, bir koleksiyonu nasıl pazarlamak gerektiğini de bilmesi şart.

 

Bu sebeple Polimoda, lisans programlarına 4. bir sene ekledi . 4. Yılı tamamlayan öğrenciler aynı zamanda da yüksek lisans diploması alabilecek. Polimoda’nın diger planları arasındaysa modayla ilgili daha spesifik bölümler açmak ve moda haftalarında mini defileler sunabilmek var.

Geçen hafta Floransa’da gerçekleşen Pitti Uomo’nun da en çok konuşulan kısımlarından biri Polimoda’nın son sınıf öğrencilerinin düzenlediği defile oldu.  Tasarımlarını sergileyen 20 öğrenci arasındaniki kişi birinciliği paylaşmaya laik görüldü bunlar: Mirco Arena ve Federico Cina’ydı.  Jüride ise eski Polimoda Rektörü Linda Loppa, Venturi, Cannon yönetim kurulu başkanı Brendan Cannon, Riccardo Vannetti, Rus Moda Haftası Başkanı Alexander Shumsky, Pucci’nin direktörlerinden Laudomia Pucci gibi sektörde söz sahibi, vizyoner isimler yer aldı.

                                        Mirco Arena

 

1.’ler arasındaki Mirco Arena, Kuzey ülkelerinin masalları ilhamlı ‘Sami’lerden esinlendiği erkek koleksiyonuyla herkesin beğenisini topladı.  Arena, futuristik hasır parçalar, uzun transparan kostümler ve 3 boyutlu zırhımsı parçaların bir araya geldiği bir koleksiyon hazırlamıştı. Diğer 1. Federico Cina ise abartılı silüetler, kat kat kumaşlar, ağır bomber ceketler, oversize tulumlarla kombinlediği saten asker pantolonları ve combat botlarıyla ödülü hakettiğini ıspatlayanlardandı. 

Federico Gina

Read More
Moda Okulları Moda Okulları

Moda Okullarında Hayatta Kalmak İçin Öneriler

[vc_row][vc_column][thb_gap height="20"][vc_column_text]

Kendinize İlham Verecek Kişisel Kütüphanenizi Oluşturmaya Başlayın

Kitaplar fikir almak için eşsiz kaynaklardır. Evinizde size ilham verecek kendi kitaplığınızı kurmaya başlamak, size istediğiniz saatte fikirlerden faydalanma olanağı sunar. Kendi koleksiyonunuzu yapmaya başlamak size ilk başta pahalı gibi görünürse, 2. el kitapları çok uygun fiyatlara bulabileceğiniz sahaf ve internet sitelerinden yararlanabilirsiniz.

Sunum Yapmayı Arkadaşlarınızla Pratik Yapın

Sunum yaparken çoğu kişi kendini gergin hisseder, bunu yenmek ve kendinizi hazırlamak için okul sunumlarınızdan önce mutlaka arkadaşlarınıza sunum yapın.

Yakınınızdaki Vintage ve İkinci El Mağazaları Tanıyın

Vintage mağazalar araştırma ve ilham almak için harika yerlerdir. Geçmişte kumaşın, dikişin, işlemelerin ve silüetlerin nasıl kullanıldığını yakından keşfetmek gerçekten size çok şey katar.

Eleştiriyi Kişisel Algılamayın. Yapıcı Eleştiriler Sizin Gelişmeniz İçindir

Moda endüstrisi olumsuz eleştirilere takılı kalmamanız gereken bir yerdir. Bu endüstride çalışmak istiyorsanız üzüldüğünüzü, kırıldığınızı belli etmemeniz ve eleştiriyi nasıl işinizi geliştirmeye uyarlayabileceğinizi öğrenmeniz gerekir. Unutmayın, eleştirinin amacı yaptığınız işi geliştirmektir.

Kalıplarınıza Dikiş Payı Eklemeyi Unutmayın

Dikiş payını daha kalıbın ilk aşamasında ekleyin, kumaşı kesmeden tebeşirle eklemek yerine çok daha pratikolacaktır.

 Çalışmalarınızı ortada bırakmayın

Moda bölümleri/ moda okulları rekabetin yüksek olduğu yerler ve her ne kadar sınıf arkadaşlarınızla çok iyi anlaşsanız da yaptığınız çalışmaları siz yokken ortada bırakıp gitmeyin, döndüğünüzde bıraktığınız yerde olmayabilir.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]

Read More
polimoda Polimoda polimoda Polimoda

Bir moda markasının kimliğini yaratma yolunda 5 kolay [olmayan] adım

Polimoda'nın dekanı Danilo Venturi'den bir moda markasının kimliğini yaratma yolunda yürüyenler için önemli beş ipucu. 

Polimoda'nın dekanı Danilo Venturi Rus be-in.ru moda platformuna verdiği röportajda bir moda markasının kimliğini yaratma yolunda olanlara önemli beş ipucu verdi. 

#1

Hiçbir zaman segmentasyon ve hedeflerden başlamayın, daha çok tasarımcının vizyonu, etik değerleri ve estetik anlayışından başlayın. Tasarımcılar bir futbol takımının direktörü gibi kolay değişir sanmayın. 

#2

Ürünlerdeki farklılaştırıcı unsurları göz önüne alarak ve uzun vadede sosyal trendleri gözlemleyerek, iş modelinizi tasarımcının kimliğine uydurun. Armani'nin 70'lerde yaptığı gibi...dekonstrükte ceketi yaratarak o dönem erkeğinin yeni beklentilerini çok iyi sezmişti.  

#3

Rakiplerinizin hedef kitlenizin zihninde kapladığı yeri iyi analiz edin ve marka değerlerinizi en boş olan alana yerleştirin. Amacınız kazanmak ve bugünün doygun pazarında kötü versiyonlar için yer yok. 

#4

Hiçbir zaman değişmemesi gereken görsel elementlerinizi ve değişebilecek olanları belirleyin. Bu şekilde zamansız, aynı zamanda da güncel olmayı başarabilirsiniz. Chanel'in yaptığı gibi.

#5

Marka hikayenizi derin metaforlara ve evrensel hikayelere dayandırın ki müşterilerinizin bilinçaltına hitap edebilesiniz. Unutmayın ki kişiler rasyonel düşünürler ama kararlarının %90'ı duygusaldır. 

 

Polimoda ile ilgili bilgi için tıklayın: 

Read More
Moda Okulları Moda Okulları

Moda Okulumu Nasıl Seçtim?

Bir okul sizi değiştirmelidir.  Bu değişim kariyerinizi tasarlarken sizi bir adım öteye götürmelidir. 

 

[su_spacer]Moda sektörüne giriş yaptığım dönemi anlattığım ilk yazımdan sonra sıra 2004 senesinde master için gideceğim okula karar verme sürecime geldi.Birçok kişinin yaptığı gibi ben de önce internetten araştırma yaptım. Ardından arkadaşlarıma moda okuyan tanıdıkları var mı diye sordum. 2004 yılında Türkiye'de moda okumak çok konuşulan bir konu değildi. İtalya'da okumak istiyordum ve moda yönetimi konusunda iki okul benim için öne çıkmıştı: Bocconi ve Polimoda. İlk iş olarak ikisine de başvurdum.

“Tasarım karar almak değilse nedir? ” Henry Petroski

Ardından uçağa atlayıp okuyacağım okulları yerinde görmek ve havayı koklamak istedim. Önce Milano'ya ardından da Floransa'ya gittim. İki okulu da gezip öğrenciymişim gibi hissetmeye çalıştım. Kendime şu soruları sordum:

  1. Hangi okulun atmosferi, ders içeriği ve öğrenci profili beni geliştirir, değiştirir ve yapmak istediğim işe başlamam için gerçek bir değer yaratır?
  2. Hangi okulda eğlenirim (okul aynı zamanda eğlenceli de olmalı, o günler geri gelmiyor)

Bir okul sadece ders içeriği ile değil aynı zamanda bulunduğu şehir, öğrenci seçimi ve öğretim metodolojisi ile de değerlendirilmelidir. Hiçbir öğrenci tek başına öğrenmez, öğrenemez. Eğitim bir grubun beraber değer yaratması ile mümkündür, bu nedenle sizi besleyeceğine inandığınız atmosferi bulmadan araştırmanızı sonlandırmayın.Bir okul ayrıca sizi değiştirmelidir. Bu değişim kariyerinizi tasarlarken sizi bir adım ileri götürmelidir.Ben Polimoda'da okumaya karar verdim. Neden mi? Öncelikle SDA Bocconi Moda yönetimi bölümünün ders içeriği MBA ders içeriğine çok yakındı ve ben zaten İşletme okuduğum için bunun doğru seçim olmadığını düşündüm. Polimoda'nın  kapısından girdiğim andan itibaren kendimi o ortamla bütünleşmiş hissettim. Koridorları podyum, sınıfları atölye olmuş bir okuldu Polimoda. Ben tam da buna hasrettim. Ayrıca Polimoda hem daha kısa sürüyor hem de zorunlu staj yaptırıyordu. Floransa'da tekstil ve moda sektörüyle işbirliği içinde olduğu için daha çok fırsat sunabileceğini düşünmüştüm. Bu durumun iş hayatına geçişte bana destek olacağını öngördüm, ve gerçekten de oldu.Ekim 2004'de Polimoda'da "Master in fashion marketing and merchandising" bölümüne girdim ve Mayıs 2004'de mezun oldum. Mezun olmamız için gereken stajı bulmakta okul bize destek olmuştu. Toplamda üç görüşmenin ardından iki staj teklifi geldi. Bir tanesi görsel düzenleme üzerineydi diğeri de mağaza yönetimi üzerine La Rinascente Milano'daydı. İki şirket de Vakko ismini tanıdıkları için şanslıydım, tecrübemi değerlendirmek istemişlerdi.Okul seçiminin çok önemli olduğunu kariyerim ilerledikçe farkettim. Hiçbir zaman sektöre yabancı kalmadım, staj ardından hemen iş buldum ve okul arkadaşlarımın büyük kısmı çok iyi yerlere geldiler. Yıllar içinde birbirimize destek olacağımız bir network oluşturduk. 2014 Ekim'inde, 11 sene sonra Polimoda'ya misafir hoca olarak gittiğimde  o günlere döndüm, tecrübemi paylaşmak çok keyifliydi.Sizin seçiminiz de tamamen kişisel olacaktır. Okul seçiminizi "Şu sirket en çok bunun mezunlarını işe alıyor" diyerek yapmayın, bunu göz önüne alın ama kararınızı buna bağlamayın.Bu yazının amacı bir okulu öne çıkarmak değil daha çok kişisel tercihimi etkileyen kriterleri paylaşmaktı. Siz de kriterlerinizi belirleyin.Özetle tavsiyelerim şunlar:

  1. Okul seçimini sadece ders içeriğine bakarak yapmayın. Öğretmen kadrosunun sektöre yakınlığı, eski ve yeni öğrenci profili ve girdikleri işler ayrıca bulunduğu şehir ve şehrin moda ile ilişkisi çok önemli.
  2. Hemen okula başlamak zorunda değilsiniz, tecrübe ile başlamak her zaman daha iyidir. Doğru okul ve doğru zaman olması önemli.
  3. Master eğitimi meslek seçimi ile doğrudan ilgilidir. Sizi sektöre sadece hazırlamakla kalmayacak aynı zamanda yolunuzu yapmanıza yardım edecek okulu bulun. Bu eski öğrenciler vasıtasıyla da olabilir (Mezun birlikleri var mı mutlaka kontrol edin)
  4. Okula kaydolmadan önce gidip gezin ve çekinmeden öğrencilerden birini durdurup "Okuldan memnun musun?" diye sorun. Bunu yapamazsanız Linkedin'de ya da tanıdıklarınız aracılığıyla referans bulmaktan kesinlikle çekinmeyin.
  5. İş bulmak için mezun olmayı beklemeyin. Sektöre hazırlanıyorsanız, okulla birlikte hazırlığınız başlamış demektir. CV göndermeye hemen başlayın, okuldaki sektör temsilcilerine kendinizi tanıtın. Aklınız hala karışıksa zamanınızı herkesle sohbet edip bilgi edinerek geçirin. Sosyalleşin.
  6. Yurtdışında iseniz, ben burda iş bulamam nasıl olsa diyerek kendi kendinize cesaretinizi kırmayın. Savaşın.
  7. Eğlenin!

Sorularınız veya yorumlarınız için asli@modakariyeri.com adresine email atabilirsiniz.

Read More