Dünyanın Farklı Şehirlerinden Gezilmesi Gereken 10 Moda Müzesi

Dünyanın farklı yerlerinde yer alan moda müzeleri ile markalar tarafından açılan müzeleri ayırdetmek önemli. Bu yazıda biz moda müzelerini ele alıyoruz ve dünyanın farklı şehirlerinden gezilmesi gereken 10 moda müzesini listeliyoruz.

Moda müzeciliği kavramı müzecilik tarihine kıyasla oldukça yeni sayılabilir. Bu yazıya öncelikle küçük bir ayrım yaparak başlıyorum. Müzelerde modanın yeri genel bir bakışla ikiye ayrılabilir, “Kostüm” ve “Moda”. Müzelerde kostüm (yani kişilerin belirli bir dönemde giydikleri ve o dönemin özelliklerini yansıtan giysiler) tarihi, ilk giysinin bir müzeye dönemin tanığı olarak kabul edilmesiyle başlar. Bu önemli bir dönüm noktasıdır çünkü giysileri “müzede sergilenebilir” statüsüne koyar. Her ne kadar öncesinde de giysiler toplanmaya başlansa da moda tarihçileri bu dönemi 1930’lar olarak belirliyor.

Müzelerde Çağdaş Moda

1960’larda başlayan 1990’lara kadar devam eden dönemde müzelere çağdaş modanın girdiğini söyleyebiliriz. Bunun anlamı müzelerin modayı popüler kültürün bir simgesi olarak görerek, onu koleksiyonlarına dönemin tasarım ve kültür temsilcisi olarak katmasıdır.

Bugün bile tartışılan konu modanın müzelerdeki yeridir. Kimileri modanın müzelere sadece ticari kaygılarla girdiğini iddia ederken, bazıları da modanın müzelerde olması gerektiğini çünkü tarihi incelemek için giysilerin önemli olduğunu savunur. Dünya çapında müzelere yapılan devlet yardımlarının azalması elbette daha ticari işlerin yapılmasına neden olabilir, fakat yadsınamayacak bir gerçek var, o da modanın geniş kitlelere hitap ederek, keyifli ve basit bir dönemsel analiz imkanı vermesi.

 

1. The Metropolitan Museum Of Art – New York

Metropolitan Museum of Art’ın (nam-ı diğer MET) kostüm koleksiyonunun temelleri,  sosyal sorumluluk projelerinde çalışmayı seven varlıklı iki kız kardeşin bir mahalle tiyatrosu kurmasıyla atıldı. 1915’de Neighborhood Playhouse adı altında Manhattan’da kurulan bu tiyatro için tasarlanan kostüm koleksiyonu 1927’de kız kardeşlerin ünlü bir aktörün kızı olan Aline Berstein ile ortak olması ile daha da büyür. Öyle ki kostüm tarihine olan ilgileri dikkat çeker ve ilk geçici sergilerini 1937’de Rockefeller Center’da  yaparlar.

MET müzesinin hikayesi, aslında bu sergilerin Amerikan moda endüstrisine ne kadar faydalı olduğunun anlaşılmasıyla ivme kazanır. Her sergide seyirci sayısı hızla artarken, Rockefeller Center’da sektörel konuşmalar ve eğitimler düzenlenmeye başlanır. Bu dönemde müze Museum of Costume Art olarak var olur. Ardından müze Metropolitan Museum of Art ile birleşecektir. Moda müzeciliğinin ilk örneklerinden olan bu müze, Amerikan ekonomisi için savaş döneminde kendi tasarımlarını yaratmak ve tasarımcılarına ilham vermek için kullanılan bir güce dönüşmüştü. Ardından dönemin ünlü  modacı ve editörlerinin de desteğiyle bugünkü önemli yerine kavuştu.

Manus x Machina – Fashion in the edge of technology

 

Her yıl beklenen şaşalı Met Gala”nın ilki, müze için bağış toplamak amacıyla Eleonor Lambert tarafından başlatılmıştı. Lambert Amerikan tasarımının sıkı bir savunucusuydu. Modanın bir sanat formu olduğuna inancı sonsuzdu. Onun ardından müze eski Vogue editörlerinden Diana Vreeland’in kreatif danışmanlık yaptığı 70’li yıllarda en şaşalı dönemini yaşadı. Bu dönemde moda çekimlerine aşina olan Vreeland’in sergilere getirdiği dramatik yaratıcılık müzeye olan ilgiyi artırdı. Yazdığı yaklaşık 20 moda tarihi kitabıyla sektörün en önemli araştırmacı ve küratörlerinden olan Harold Koda da Met’in eski Baş Küratörlerinden.

MET dijital arşivlerinden yaklaşık 375.000 fotoğrafı kullanıma açtı. Çevrimiçi kütüphanesi de müzenin kendisi gibi zengin bir kaynak. Bir göz atmanızı öneririm.

Her yıl moda meraklıları tarafından ilgiyle beklenen senenin sergileri her zaman şaşırtıcı ve öncü olmuştur. 2011’de gerçekleşen Alexander McQueen sergisinin çektiği seyirci sayısının 660.000 olduğunu yazarak ikinci müzemize geçelim.

metmuseum.org

2. Victoria and Albert Museum – Londra

1852 yılında kurulan ve bugün dünyanın en büyük dekoratif sanatlar koleksiyonuna sahip olan müze (yaklaşık 4.5 Milyon obje) adını Kraliçe Victoria ve Prens Albert’ten alıyor. Müze seramikten, mücevhere, heykelden baskıya, cam işlerinden metal işlerine, aklınıza gelebilecek her türlü dekoratif alanda parçalara sahip. Müzede tekstil ve modanın da kapsamı oldukça geniş. İlk olarak 1913’te sergilenmeye başlanan kostümler, dönemin üç ünlü ressamının çizim yaparken referans olarak kullandıkları kostüm koleksiyonlarını bağışlamaları sayesinde müzeye ulaştı. 1960 ve 70’li yıllarda, modanın müzelerde rol çalması ile V&A bu koleksiyonlara daha fazla yer vermeye başladı. 1971’de ilk moda sergisi “Fashion, an Antology by Cecil Beaton” açıldı. Serginin küratörü unutulmaz İngiliz fotoğrafçı Cecil Beaton’dı.

Alexander McQueen – Savage Beauty

İngiliz tekstil endüstrisinin ve moda tarihinin bir numaralı temsilcisi olan V&A her daim gezilebilecek kalıcı koleksiyonu dışında müze severlere düzenli olarak heyecan verici yeni sergiler sunuyor. Şu sıralarda Bags Inside Out sergisini gezebilirsiniz.

www.vam.ac.uk 

3. Palais/ Musee Galliera – Paris

Paris’in moda müzesi olarak bilinen Palais Galliera‘nın temelleri 1920 yılında Moda ve Kostüm Tarihi Birliği’nin 2000 parçalık bir kostüm koleksiyonunu Paris şehrine bağışlamasıyla atıldı. Şehir yönetimi bu koleksiyonu Paris’in şehir müzesi olarak da bilinen Musée Carnavalet’ye bağışladı. O dönemde koleksiyon şehir müzelerinde kendine ait bir bölüm bulamamıştı.

Palais Galliera

İkinci dünya savaşının ardından moda endüstrisini tekrar ayağa kaldırmaya çalışan Paris şehri, kostüm müzeciliğinin etkisini farketti. Sergiler dolup taşıyor, sürekli yeni giysiler müzeye bağışlanıyordu. Bunun üzerine koleksiyona daha büyük alanlar verildi fakat müze ancak 1977 yılında şu anki mekanı olan Palais Galliera’ya yerleşebilecek ve Paris’in Moda ve Kostüm Müzesi lakabını alacaktı.

Paris gibi bir şehirde modayı solumak oldukça kolay olsa da, Palais Galliera’nın sadece moda tarihine adanan atmosferinin cazibesi bir başkadır. Bir dönem renovasyon için kapalı kalan ardından kapılarını 2013’te açan müze sadece geçici sergiler düzenliyor. Bunların en önemlilerinden biri müzenin ilk retrospektif sergisi olan Alaia sergisiydi. Müzenin direktörü Olivier Saillard çok önemli bir isim. Onu Tilda Swinton ile düzenlediği “The impossible wardrobe” gösterisinden hatırlayabilirsiniz.

http://www.palaisgalliera.paris.fr/en

 

Bir moda müzesine herkes özgürce girebilir. Bu kadar başarılı olmamızın sırrı da bu olmalı.

Olivier Saillard

 

4. Momu – Antwerp

Diğer müzelere göre çok daha genç olan Momu (Mode Museum in Antwerp) 2002 yılında açıldı. Çağdaş moda ekseninde düzenlediği sergilerle tanınan Momu’nun koleksiyonu 25.000 parçadan oluşuyor. Sergiler bir tasarımcının vizyonu çerçevesinde ya da bir moda teması üzerinden oluşabiliyor. Momu’nun iddialı olduğu konu tasarım sürecini 360 derece ele almak ve bir fikri tasarımcının ilham alanlarından, üretim yaklaşımına kadar incelemek. Ayrıca binası eski bir departman mağazası olan müze, bu özelliğini koruyarak sergileri bir görsel düzenlemeci bakışıyla hazırlıyor. Hatta müze küratörleri yerine moda sektöründen gelen profesyonellerle çalışması onu ayrıştırıyor.

Margiela The Hermes Years

 

Modanın avangard kenti Antwerp’in gözdesi olan bu müzede Mart ayından itibaren Belçikalı tasarımcı Martin Margiela’nın Hermes’teki yıllarını konu alan bir sergi olacak. Söylemeden geçmeyelim, müzenin ilk direktörü, temsilcisi olduğumuz moda okulu Polimoda’nın baş danışmanı Linda Loppa idi.

www.momu.be

5. Museum at FIT – New York

“New York’taki en moda müze” sloganıyla karşımıza çıkan FIT bu sloganı kesinlikle hakediyor. Moda severleri nefessiz bırakan birçok sergiye imzasını atan FIT, konusunda kesinlikle bir öncü.

Yılda 100.000 kişinin ziyaret ettiği bu moda müzesi 1969’da kuruldu, ilk sergisini 1975’te açtı. Ünlü moda okulu FIT tarafından kurulan müze, akademik yanının verdiği güçle moda dünyasının öncü araştırma kaynağı olmayı hedefliyor.  Müzenin hem kendisi hem de direktörü ünlü. En önemli moda araştırmacılarından Valerie Steele 1997 yılında müzenin Baş Küratörü, 2003 yılında ise direktörü oldu. Müzenin özelliği sergilere hem akademik, hem eğlenceli hem de cesur yaklaşması. Yaklaşık 50.000 parçadan oluşan koleksiyonunda 18. yüzyıldan bugüne modanın en önemli isimlerinin tasarımları var.

Mayıs 2017’ye kadar FIT’de “Black Fashion Designers” sergisi gezilebilir.

https://www.fitnyc.edu/museum/

6. FIDM – Fashion Design Museum Of Los Angeles

FIDM Los Angeles

FIDM 1969 yılında Los Angeles’ta bir moda okulu olarak kuruldu. Öğrencilerine tasarım ve ürün yönetimi alanında eğitim veren kurum bir süre sonra tasarım öğrencilerinin yeteneklerini geliştirmeleri için inceleyecek giysilere ihtiyaçları olduğunu farkederek bir müze kurmaya karar verdi. Kar amacı gütmeyen müzenin ilk koleksiyonu okul eğitmenlerinin kendi kıyafetleriydi. Ardından kurucu üyelerden gelen bağışlarla ilk koleksiyonlar oluştu. Şu anda müzenin yaklaşık 15.000 parçalık bir koleksiyonu var. Özellikle Gianni Versace’nin erkek koleksiyon arşivi en önemli hazinelerinden biri.

Müzenin özelliği aynı zamanda bir eğitim kurumunu desteklemesi, bu nedenle koleksiyonları daimi ve eğitim amaçlı koleksiyonlar olarak ikiye ayrılıyor.

Ayrıca Hollywood’a yakınlığı nedeniyle Oscar ödüllü filmlerin kostümlerini de sergiliyor. Bu müzede kaybolmayı kim istemez?

7. Kyoto Costume Institute – Kyoto

Japonya’nın güzel ve zarif şehri Kyoto’da yer alan KCI, çağdaş batı modasını geçmişi ve bugünü yorumlamak amacıyla kullanan, modayı sosyal, ekonomik ve toplumsal bir olgu olarak kabul eden ve onu araştırma konusu yapan bir başka değerli müze. 17. yüzyıldan başlayan, yaklaşık 12.000 parçadan oluşan koleksiyonun ilgi çekici kısmı 1000 parçadan oluşan Comme Des Garçons bağışı. Tabii ki Japonya’da yer alan bir müzenin Rei Kawakubo’ya saygı duruşunda bulunmaması beklenemezdi.

 

10 moda müzesi
Visions of Body Sergisi

Aynı zamanda müze moda severlere birçok değerli kitap kazandırdı, bunlardan biri Taschen’in ünlü iki ciltlik moda ansiklopedisi.

Müzenin dijital arşivlerinde bir tur atmanız şiddetle tavsiye edilir.

8. The Fashion Museum of Bath – Bath

1963 yılında kostüm koleksiyoncusu ve akademisyen Doris Langley Moore’un koleksiyonunu bağışlaması ile temeli atılan Bath Moda Müzesi yılda yaklaşık 130.000 kişi ağırlıyor. Müze moda ve kostüm tarihi konusunda dünyanın önde gelen kuruluşlarından biri. Bu müzenin diğerlerinden önemli bir farkı var, o da kurulduğu 1963 yılından bugüne, kurucusunun isteği üzerine, her sene “Yılın Giysisi (Dress of the year)”ni seçmesi.

“Yılın Giysisi” seçimi müze için artık bir gelenek haline gelmiş. Müze bu seçim için her sene konusunda uzman bir sektör profesyonelini seçiyor ve ondan senenin en etkili trendlerini temsil eden tasarımı seçmesini istiyor. Bu seçime kesinlikle karışılmıyor. Seçim yapıldıktan sonra marka giysiyi bağışlıyor ve müze onu daimi koleksiyonuna katıyor. Müze yönetiminin her sene bağımsız bir sektör profesyoneli ile çalışması, müzenin akademik yaklaşımını güncel trendlerle harmanlamasını, ve seçkileri sadece küratörlerin elinden alarak özgür bir görüş yaratmasını sağlıyor.

Seçim yapanlar arasında Colin McDowell, Sarah Mower, Suzy Menkes ve Isabella Blow gibi sektörün duayen isimleri var.

9. Fashion and Textile Museum – Londra

Zhandra Rhodes

Çağdaş moda, tekstil ve mücevher alanında önemli bir müze olan Fashion and Textile Museum, 2003 yılında tasarımcı Zhandra Rhodes tarafından kuruldu. Rhodes özellikle cesur ve renkli baskılı kumaş tasarımları ile ünlü. Freddie Mercury ve Prenses Diana için tasarımlar yaptı. Müze Londra’nın eski deri ve yan malzemeleri üretim bölgesi olan Bermondsey Street’de. Bölgenin yaratıcı ruhundan faydalanarak bugünün tasarımcılarına ilham vermeyi amaçlıyor.

Müzenin instagram hesabını takip etmek de ayrıca keyifli, kumaş baskı tasarımına ne kadar önem verdiklerini hemen fark edeceksiniz.

 

FTM’in ünlü sergilerinin arasında “The world of Anna Sui (Anna Sui’nin Dünyası)”, “Jazz Age (Caz Dönemi)”, “Liberty in Fashion (Modada Liberty Dönemi)” ve “A journey in the Riviera (Riviera’da bir yolculuk)”  var.

10. Museo de la Moda – Santiago

Yeni dönem moda müzelerinin en ilgi çekenlerinden biri olan Santiago Moda Müzesi, Filistinli tekstil tüccarı bir aileden gelen Jorge Yarur Bascuñan tarafından açıldı. Bascuñan, ailesine ait cam evi bir moda müzesine dönüştürdü.

Museo de la Moda Santiago

2007’de açılan müze genç yaşına rağmen yaklaşık 10.000 parçalık bir koleksiyona sahip. Koleksiyon özellikle 1980’lere ait “Hanedan” dizisi kostümleri ile dikkat çekiyor.

Kurucusu şu sıralar ikinci bir müze yaratmak için çalışıyor. İkinci müze, geçmişten bugüne spor tarihini moda aracılığıyla tekrar yaratmayı amaçlayan bir spor modası müzesi olacak.

Moda Müzesi Olmak

Dünyanın önde gelen 10 moda müzesini sizin için özetlemek istedim. Bu müzelerin kuruluşlarının ortak noktası ya bağışçılar tarafından hediye edilen koleksiyonlar, ya da arkalarındaki akademik yapılar. Bu müzeler giysilerin moda tarihine tanıklık ettiğine ve onlar aracılığıyla toplumu, yaşam biçimlerini, ekonomik ve sosyal gelişmeleri anlamlandırabileceğimize inanan kurumlar. Burada çalışan akademisyen ve küratörler giysileri hem birer obje olarak yorumlar, hem de o objeyi içinde bulunduğu dönemin ışığında anlamlandırır. Bu da bizi modanın tarihsel önemi olan bir olgu olduğu fikrine bir kez daha inandırır.

Türkiye

Türkiye’de de moda müzeleri görebilme umudumuzu koruyoruz. Bu konuda bir örnek, moda müzesi olarak anılması mümkün olmasa da, Sadberk Hanım Müzesi. Sadberk Hanım Müzesi Türkiye’nin ilk özel müzesi ve Vehbi Koç’un eşi Sadberk Hanım’ın kişisel koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. Bu koleksiyonun içinde giysi, işleme, porselen ve takılar var. Ayrıca Söke’de bir Osmanlı Kıyafetleri Müzesi olduğunu biliyor muydunuz? Emel Aksoy’un kişisel koleksiyonundan oluşan müzeyi gezmek için Söke’nin Doğanbey Köyü’ne gitmelisiniz.

Daha fazla koleksiyonun müzeye dönüşmesi ve ülkemizde kostüm tarihi ve kültürünün oluşmasına katkı sağlaması dileğiyle işte dünyanın farklı yerlerinden seçtiğim 10 moda müzesi… Gidince bize de haber vermeyi unutmayın.

 

Kaynaklar: 

 

Aslı Özbek

Aslı 2004 yılından beri moda sektöründe çalışıyor. Milano ve Paris'te başlayan kariyerinin büyük bölümü lüks perakende sektöründe geçti.

1 Comment

Cevap Bırak

E-Posta adresiniz yayımlanmayacak.